Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HARAK : Ottoman Turkish

Korkudan veya utanmaktan dolayı dehşet içinde kalmak

HARAM : Ottoman Turkish

Helâl olmayan, İslâmiyetçe ve dince nehyedilen şeyler ve ameller. Allah'ın izin vermediği, men'ettiği şeyler. Helâlin zıddı olan şey

HARAM-ZADE : Ottoman Turkish

Gayr-ı meşru münasebetten doğmuş çocuk. Piç

HARAMİ : Ottoman Turkish

Katı-üt tarik, yol kesen. Haydut

HARAMİLİK : Ottoman Turkish

"Tar: Akıncı kumandanının iştirak etmediği ufak kuvvetler tarafından düşman memleketlerine yapılan akınlar. Bu akınlara yüz ve daha fazla akıncı iştirak ederdi. Akıncı kuvvetleri yüzden az olduğu takdirde ""çete"" ismini alırlardı. Büyük akınlarda olduğu gibi haramilik suretiyle yapılan akınlarda da alınan esirlerden ""pencik"" denilen beştebir vergi alındığı halde, çeteden bu vergi alınmazdı."

HARARET : Ottoman Turkish

Sıcaklık

HARARET-BİN : Ottoman Turkish

f. Termometre. Sıcaklık derecesini gösteren âlet

HARARET-İ GARİZİYYENİN İLTİHABI ZAMANI : Ottoman Turkish

İnsanda şehvanî ve nefsanî hislerin galeyanda olduğu devresi

HARARET-İ GARÎZİYE : Ottoman Turkish

Vücudun normal harareti

HARARET-İ HEVÂ : Ottoman Turkish

Havanın harareti. Havanın sıcaklığı

HARAS : Ottoman Turkish

f. Dilsizlik, dilsiz olma

HARASET : Ottoman Turkish

Çift sürme. * Sürülen yer. Tarla. * Ekincilik, çiftçilik

HARAT : Ottoman Turkish

Davarın memesinde olan bir hastalık. (Sütün parça parça, ufanmış gibi çıkmasına sebep olur)

HARATÎN-İ HASSA : Ottoman Turkish

Osmanlılar zamanında Topkapı Sarayı'ndaki bir sınıf san'atkârın adı idi. Bunlar demir ve ağaç eşyayı tesviye ederlerdi. Bugünkü tâbirle tornacı demekti. Bileziklerden çarklara ve silâh yivlerine kadar her çeşit şey yaparlardı. (O.T.D.S.)

HARAZ : Ottoman Turkish

Tasadan veya aşktan dolayı zayıflayan

HARAZET : Ottoman Turkish

Hastalığın uzaması, derdin müzminleşmesi

HARAŞ : Ottoman Turkish

f. Hayvan ile döndürülen değirmen

HARAŞİF : Ottoman Turkish

(Harşef. C.) Balık pulları. Pul pul olan şeyler. * Yaprakları balık puluna benzeyen bitkiler

HARB : Ottoman Turkish

İki veya daha çok devletin birbirleriyle siyasi alâkaları keserek silahlı kuvvetlerle çarpışmaları, vuruşmaları

HARB : Ottoman Turkish

savaş

HARB-GİR : Ottoman Turkish

f. Harp yapan. Harpçi

HARB-GÂH : Ottoman Turkish

f. Harp meydanı, savaş alanı, muharebe yeri

HARB-İ UMUMÎ : Ottoman Turkish

Genel harp, umumî savaş. 1914 senesinde başlayan Birinci Cihan Harbi

HARBA' : Ottoman Turkish

Kulağı delik koyun

HARBAK : Ottoman Turkish

Yarmak. * Kat'etmek, kesmek. * İfsad etmek, bozmak. * Deva, ilâç