Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HASEM : Ottoman Turkish

Burnun yassı ve geniş olması

HASEN : Ottoman Turkish

Güzel. Hüsünlü. Güzellik. * Güzel olmak

HASEN : Ottoman Turkish

güzel, güzellik

HASEN-ÜL HULK : Ottoman Turkish

Huyu ve tabiatı güzel

HASEN-ÜS SAVT : Ottoman Turkish

Güzel sesli

HASENAT : Ottoman Turkish

"Güzellikler. İyi ameller. İyilikler. (Hasenât da ya kalb ile olur veya kalb ve beden ile olur; veyahut mal ile olur. A'mâl-i kalbinin şemsi imândır. A'mal-i bedeniyenin fihristesi namazdır. A'mâl-i mâliyenin kutbu zekâttır. İ.İ.)"

HASENE : Ottoman Turkish

İyilik. Güzellik. Hayırlı amel. Allah rızasına çok uygun iş. * Eski altun paralardan biri

HASENE : Ottoman Turkish

güzel şey, sevap

HASENÂT : Ottoman Turkish

  güzel şeyler

HASER : Ottoman Turkish

Gözün tam görmemesi, göz nurunun zayıf olması

HASF : Ottoman Turkish

Ay tutulması. * Işığı sönmek

HASF : Ottoman Turkish

ay tutulması

HASFOLMAK : Ottoman Turkish

Parlaklığı gitmek

HASHAS : Ottoman Turkish

Zâhir olma, açık ve âşikâr olma, görünme

HASHASA : Ottoman Turkish

"Açık ve âşikâr olma. * Bir şeyi diğer bir şey içinde ""iyice birleşmesi için"" karıştırıp sallama."

HASHASE : Ottoman Turkish

Anlaşılmayan ses. * Hınzır avazı

HASİB : Ottoman Turkish

Hesab eden, hesab edici

HASİS : Ottoman Turkish

Gizli ses. Ateş gürültüsü. * Fitil

HASİS(E) : Ottoman Turkish

(Hisset. den) Kötü huy, fena tabiat. * Ufak, değersiz. * Tamahkâr, cimri

HASİSA : Ottoman Turkish

Bir şeye mahsus hal. Kendine mahsus olup başkasında bulunmayan keyfiyet, karakter

HASİYY : Ottoman Turkish

Hayası çıkarılmış, hadım edilmiş, burulmuş (insan veya hayvan)

HASİYYET : Ottoman Turkish

(Hassiyet) Hususi fayda, kuvvet ve menfaat, tesir, keyfiyet

HASL : Ottoman Turkish

Zayıflık

HASLE : Ottoman Turkish

Göbekle kasık arası

HASLET : Ottoman Turkish

Huy. Ahlâk. Yaradılıştan olan tabiat