Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HASSETEN : Ottoman Turkish

Hususi olarak, özellikle. Yalnız, ayrıca

HASSİYET : Ottoman Turkish

(Bak: Hâsiyyet)

HASSÂS : Ottoman Turkish

duyarlı

HASSÂSE : Ottoman Turkish

duyma melekesi

HASSÂSİYET : Ottoman Turkish

duyarlılık

HASTE : Ottoman Turkish

f. Uzanmış. * Ayağa kalkmış

HASTE-GÂN : Ottoman Turkish

(Haste. C.) f. Hastalar, rahatsızlar, marizlar

HASTE-GÎ : Ottoman Turkish

f. Rahatsızlık, hastalık, maraz, illet

HASUB : Ottoman Turkish

Kirişini atan yay

HASUD : Ottoman Turkish

Çok hased eden

HASUDANE : Ottoman Turkish

f. Kıskançlıkla, hasetçilikle, hasud olan kimseye benzer surette

HASUDÎ : Ottoman Turkish

Kıskançlık, çekememezlik, hasetçilik

HASUN : Ottoman Turkish

Serçe gibi küçük ve alaca renkli bir kuş

HASUR : Ottoman Turkish

Mânevi mücahededen dolayı kadınlara yaklaşmaya rağbet etmeyen. * Sır saklayan. Keder ve üzüntüden gönlü daralan, tasadan içi sıkılan. * Çok bahil kimse. (Halkla yer ve içer, birşey vermez) * Oğlu ve kızı olmayan. * Avrete cimâ edemeyen. * İhlili dar olan deve

HASUS : Ottoman Turkish

Katı, şedid, şiddetli

HASV : Ottoman Turkish

Men etmek, engel olmak

HASVA' : Ottoman Turkish

Toprak parçası

HASVE : Ottoman Turkish

(C.: Husvât) Yudum yudum, azar azar içme

HASÂD : Ottoman Turkish

hasat, ürün kaldırma

HASÂİL : Ottoman Turkish

hasletler, huylar, nitelikler

HASÂİS : Ottoman Turkish

Bir şeye, birine has olan keyfiyetler

HASÂİS : Ottoman Turkish

hasseler, nitelikler

HASÂİS-İ İNSÂNİYYE : Ottoman Turkish

İnsanlık hassaları

HASÂRET : Ottoman Turkish

zarar, ziyan

HASÂRÂT : Ottoman Turkish

zararlar