Ottoman Turkish
HAVAZE : Ottoman Turkish
(C.: Havâzât) Ziyafet
HAVAÎ : Ottoman Turkish
(C.: Havâiyât) Havaya âit ve müteallik. Hava ile alâkalı. * Heves ve nefis hesabına olan, boşuna veya çirkin. Günahlı iş. Nefsâni hâl ve hareketler
HAVAÎ : Ottoman Turkish
hava ile ilgili
HAVAŞİ : Ottoman Turkish
(Hâşiye. C.) Bir yazının kenarına eklenen not veya açıklamalar. Hâşiyeler, derkenarlar. * Maiyet adamları
HAVB : Ottoman Turkish
Fakir ve muhtaç olmak
HAVBA' : Ottoman Turkish
Zât, nefs
HAVBAVAT : Ottoman Turkish
Nefsler. Zâtlar
HAVBET : Ottoman Turkish
(Havb) Açlık, hâcet, meskenet. * Çayırı, otlağı olmayan kır yer
HAVC : Ottoman Turkish
(Havcâ') Hâcet, ihtiyaç
HAVCEB : Ottoman Turkish
(C.: Havâcib) Kırmızı gül
HAVCELE : Ottoman Turkish
Ağzı büyük, kendisi küçük şişe
HAVCEME : Ottoman Turkish
(C.: Havâcim) Kırmızı gül
HAVD : Ottoman Turkish
Güzel ahlâk. * Güzel ve yumuşak vücutlu câriye
HAVEBE : Ottoman Turkish
Zayıf adam
HAVEL : Ottoman Turkish
Mülk. * Haşmet
HAVELAN-ÜL HAVL : Ottoman Turkish
Senenin geçmesi. Senenin değişmesi
HAVELÂN : Ottoman Turkish
Dönme, dolaşma. * Değişme
HAVEME : Ottoman Turkish
Büyük, ulu, yüce
HAVENE : Ottoman Turkish
(Hâin. C.) Hâinler, hıyânet edenler
HAVER : Ottoman Turkish
Zayıf olmak. * Yumuşak, çukur yer. * Denize suyun akıp döküldüğü yer
HAVERAN : Ottoman Turkish
f. Doğu ile batı. Şark ile garp
HAVERNAK : Ottoman Turkish
Irak'ta bulunan Numân-ı Ekber denen biri tarafından binâ edilmiş olan bir köşk
HAVERVER : Ottoman Turkish
Şey mânasına gelir bir isim
HAVF : Ottoman Turkish
Kavim, kabile
HAVF : Ottoman Turkish
korku
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani