Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HAYBET-ZEDE : Ottoman Turkish

f. Sıkıntıya uğrayan, kedere düşen, kederli olan

HAYD : Ottoman Turkish

(C.: Hayud-Ahyâd) Uzanmış büyük dağ burnu

HAYDA' : Ottoman Turkish

Sıcak günlerde uzaktan görenin su sandığı serap

HAYDAR : Ottoman Turkish

Yiğit, cesur, kahraman. * Hz. Ali'nin (R.A.) bir nâmı, * Arslan, gazanfer

HAYDAR : Ottoman Turkish

cesur, yiğit, Hazreti Ali

HAYDAR-I KERRÂR : Ottoman Turkish

Hz. Ali. * Kahramanca döne döne düşmana saldıran

HAYDARANE : Ottoman Turkish

f. Hz. Ali gibi. Kahramanca, yiğitçe, cesurca

HAYDARİYYE : Ottoman Turkish

Hırkanın altına giyilen kısa ve kolsuz elbise

HAYDARÎ : Ottoman Turkish

Kahramanlık, cesurluk, yiğitlik. Arslanlık. * Eskiden bazı esnaf ve köylülerin giydikleri kolsuz aba, hırka

HAYDE : Ottoman Turkish

Meyletmek, yönelmek, eğilmek. * Hakdan ve doğru yoldan ayrılmak

HAYDEB : Ottoman Turkish

Ulu ve yüce yol

HAYDO : Ottoman Turkish

(Kürdçede ism-i tasgirdir) Haydar demektir. (Ali'ye Alo denmesi gibi)

HAYDUD : Ottoman Turkish

(Haydut) Yol kesici. Dağ hırsızı. Eşkiya

HAYDÛT : Ottoman Turkish

yol kesici

HAYE : Ottoman Turkish

f. Yumurta. * Haya, husye

HAYED : Ottoman Turkish

Gölgesinden ürken eşek

HAYENDE : Ottoman Turkish

f. Ağızda çiğneyen

HAYESAN : Ottoman Turkish

Doğru yoldan dönmek, udul etmek. * Nefret etmek

HAYEVAN : Ottoman Turkish

(Bak: Hayvan)

HAYEVÎ : Ottoman Turkish

Canlı. (Bak: Hayaviye)

HAYF : Ottoman Turkish

Gözün birisi birine muhalif olmak

HAYFANE : Ottoman Turkish

(C: Hayfân) Alacalı çekirge. * Ayakları uzun olan at

HAYFES : Ottoman Turkish

Kısa adam

HAYFÂ : Ottoman Turkish

yazık!

HAYHAY : Ottoman Turkish

t. Baş üstüne, seve seve yaparım, öyle ya!, şüphesiz, elbette (gibi mânâlara gelir.)