Multilingual Turkish Dictionary Ottoman Turkish

HAYYE-ALEL-FELAH : Ottoman Turkish

Felaha gelin. Toplanın hayır ve ni'metlere, ebedi selâmete... Allah huzuruna gel. Refah ve itmi'nana mucib olacak namaza yetiş. (Bak: Felah)

HAYYEALELFELÂH : Ottoman Turkish

tam bir kurtuluşa gelin!

HAYYEN : Ottoman Turkish

Diri olarak. Diri, canlı olarak canlı olduğu halde

HAYYEN MEYYİTEN : Ottoman Turkish

Ölü ve diri olarak

HAYYİR : Ottoman Turkish

(C.: Ahyâr) Çok hayırlı. * Her zaman iyilik yapan kimse. Hayırsever, iyiliksever

HAYYİZ : Ottoman Turkish

Yer. * Cihet, yön. * Mekân. Vüs'at. (Cismin kapladığı hacim)

HAYYÂKALLAH : Ottoman Turkish

Allah seni yaşatsın. Allah ömrünü uzun etsin, meâlinde ve dua makamında söylenen bir tâbirdir

"(C.: Hiyaz) Kadınlara mahsus aybaşı. Kadının âdet hâli. Böyle bir kadına hayize denir. (Kadını döl yatağı denen rahminden, bir hastalık veya çocuk doğurma sebebi olmaksızın, muayyen müddetlerde kan gelmesine o kadının ""aybaşısı"" denir. Buna ve kan geldiği müddete de hayız müddeti denir. İslâmiyetçe, bu halde bulunan bir kadın, namaz kılamaz, oruç tutamaz ve cinsî münasebette bulunamaz, haramdır.)"