Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HAZİN : Ottoman Turkish

(Hızane. den) Hazine nâzırı. Bekçi

HAZİNE : Ottoman Turkish

Define. * Kıymetli şeyleri saklayacak sağlam yer

HAZİNE KETHUDASI : Ottoman Turkish

Tar: Yavuz Sultan Selim Han zamanında kurulan hazine kethudâlığı, saraya girip çıkan demirbaş eşyanın korunup saklanmasıyla mes'ul idi. Bu müessesenin başında bulunan memura da hazine kethudâsı denilirdi

HAZİNE-İ DEVLET : Ottoman Turkish

Devlet hazinesi. Maliye idaresi

HAZİNE-İ EMİRİYE : Ottoman Turkish

Maliye dairesi

HAZİNE-İ EVRAK : Ottoman Turkish

Evrak hazinesi. Arşiv

HAZİNE-İ HÂSSA : Ottoman Turkish

Osmanlı İmparatorluğu zamanında devlet bütçesinden padişaha maaş sağlayan ve saraya ait gelirlerin toplandığı malî bir müessese

HAZİNE-İ HÜMAYUN : Ottoman Turkish

Hazine-i Hümayun'da bulunan savaş eşyasından bir kısmının manevî değeri büyüktü. Diğer kısmının ise maddî değeri fazla idi. (Savaşlarda ele geçirilen kıymetli ganimet, padişahlardan kalmış olan değerli eşyalar gibi.) (O.T.D.S.)

HAZİNE-İ MİLLET : Ottoman Turkish

Millet hazinesi. * Maliye idaresi

HAZİNE-İ TECEDDÜD : Ottoman Turkish

Yenilik hazinesi. Çok yeniliklere sebeb olan

HAZİNE-İ ÂMİRE : Ottoman Turkish

"Tar: Para işlerini yönetmek üzere kurulmuş olan müesseselerden birinin adı. Osmanlı Devleti'nin kuruluş devrelerinde para işleri ""Beytülmal"" denilen ve ""Defterdar"" adı verilen bir memurun idaresinde iken, sonraları teşkil olunan yeni idarelere göre çeşitli adlar verilmiştir. Hazine-i âmire, devlet kasası yerinde de kullanılırdı."

HAZİNE-MÂNDE : Ottoman Turkish

f. Şahıs üzerinden kaydı silinerek devlet hazinesine kalan mal veya para

HAZİNEDAR : Ottoman Turkish

f. Malı muhafazaya me'mur olan

HAZİNEDARÎ : Ottoman Turkish

f. Hazinedarlık

HAZİR : Ottoman Turkish

Takdir eden. * Ekşimiş süt

HAZİRÎN : Ottoman Turkish

(Hâzır. C.) Meydanda, gözönünde olanlar, huzurda bulunanlar

HAZİYY : Ottoman Turkish

Mertebeli, değerli kişi. * Yarış atlarının sekizincisi

HAZİZ : Ottoman Turkish

(Bak: Hadıyd)

HAZK : Ottoman Turkish

Bağlamak

HAZKA : Ottoman Turkish

Mahâret, ustalık, mâhirlik

HAZL : Ottoman Turkish

Kat'etmek, kesmek

HAZM : Ottoman Turkish

Kat etmek, kesmek. * Yab yab yürümek. * Hızlandırmak

HAZM : Ottoman Turkish

düşünceli hareket, sabır, sindirme

HAZM-I NEFS : Ottoman Turkish

f. Tahammül etmek. Nefsini kırmak. Meydana gelen kendi ile alâkalı gördüğü bir kusuru kendi üzerine almak. Sabreylemek. Sindirmek

HAZMINEFS : Ottoman Turkish

kendi adına sabretme, içine sindirme