Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HAZZETMEK : Ottoman Turkish

Hoşlanmak, zevk ve lezzet almak

HAZÂİN : Ottoman Turkish

hazineler

HAZÂKAT : Ottoman Turkish

ustalık, uzmanlık

HAZÂN : Ottoman Turkish

sonbahar, güz

HAZÎ : Ottoman Turkish

Ateş yakmak

HAZÎK : Ottoman Turkish

Kesilmiş olan

HAZÎM : Ottoman Turkish

Sarhoş. İçki içip akli müvazenesini kaybetmiş olan

HAZÎN : Ottoman Turkish

Hüzünlü. Keder meydana getiren. Acı uyandıran

HAZÎN : Ottoman Turkish

hüzünlü, üzüntü verici

HAZÎNE : Ottoman Turkish

altın, para ve mücevher gibi kıymetli şeylerin saklandığı yer

HAZÎNEDÂR : Ottoman Turkish

hazine görevlisi

HAZÎNÂNE : Ottoman Turkish

hüzünlü bir hâlde

HAZÎR : Ottoman Turkish

Su sesi, su şırıltısı

HAZÎRE : Ottoman Turkish

"Eti ufak ufak doğrayıp, çok su ile çömlek içinde pişirip erimeye yakın olduğu anda üzerine un koyup karıştırarak yapılan yemek. (İçinde et olmayınca ""aside"" derler.)"

HAZÎRET-ÜL KUDS : Ottoman Turkish

Cennet bahçesi. Peygamber ve evliyanın ruhlarının toplandığı yer

HAZÎZ : Ottoman Turkish

Bahtiyar. Mes'ud. Saâdetli. Nasibi olan

HAZIK : Ottoman Turkish

(C: Havâzik) Mesti dar olan. * Cânip, taraf

HAZIKANE : Ottoman Turkish

Mâhirâne, mâhir ve usta olan bir kimseye yakışacak şekil ve surette

HAZIKIYYET : Ottoman Turkish

Mâhirlik, ehillik, ustalık, hâzıklık

HAZIM : Ottoman Turkish

Kesici, kesen

HAZIMLI : Ottoman Turkish

Mc: Tahammüllü, müsamahalı, tolerans sahibi

HAZINA : Ottoman Turkish

Emzirici, emziren. Dadı

HAZIR : Ottoman Turkish

Huzurda olan, göz önünde olan. Amade ve müheyya olan. Gaib olmayan. * Müstaid olan

HAZIR Bİ-L-MECLİS : Ottoman Turkish

Mecliste hazır olan adam

HAZIR U NAZIR : Ottoman Turkish

Her yerde hazır olup, bilen ve gören, yardım eden veya herkese lâyık cezasını veren Allah (C.C.)