Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HAZIRA : Ottoman Turkish

şehirli, medeni. * Bir yerde mukim olmuş, bir yere yerleşmiş

HAZIRBAHŞ : Ottoman Turkish

f. Hazırlanmış, hazır olmuş. * Hazır ol! emri

HAZIRCEVAP : Ottoman Turkish

Her söze derhal ve düşünmeden münasib cevap veren kimse

HAZIRLÖP : Ottoman Turkish

Kabuğu içinde suda pişip katılaşmış yumurta. * Mc: Emek sarfetmeden elde edilen kazanç

HAZIRÛN : Ottoman Turkish

Meydanda olanlar, gözönünde olanlar. Mevcut ve hazır olanlar

HAÇ : Ottoman Turkish

(Ermeniceden) Put. Haç. İstavroz

HAÇO : Ottoman Turkish

Ermeni isimlerinden biri

HAŞ : Ottoman Turkish

f. Süprüntü, kırıntı, döküntü. * Kızgınlık, hiddet

HAŞAFET : Ottoman Turkish

Kin ve düşmanlık, haset ve adavet

HAŞAHİŞ : Ottoman Turkish

(Haşhâş. C.) Haşhaşlar

HAŞAİŞ : Ottoman Turkish

(Haşiş. C.) Kuru otlar

HAŞAK : Ottoman Turkish

f. Süprüntü, çöp. Yonga

HAŞAN : Ottoman Turkish

Kokmuş tuluk

HAŞARI : Ottoman Turkish

Yaramaz, rahat durmaz, hırçın

HAŞAS : Ottoman Turkish

Arz haşereleri

HAŞB : Ottoman Turkish

Hayırsızlık. * Haşinlik

HAŞBA' : Ottoman Turkish

Kuru, yâbis

HAŞEB : Ottoman Turkish

Kereste imâlinde kullanılan kalın ve kuru ağaç

HAŞEB-PARE : Ottoman Turkish

f. Tahta parçası. Yonga

HAŞEBE : Ottoman Turkish

(C.: Haşebât) Odun, ağaç. Yonga

HAŞEBİYET : Ottoman Turkish

Odunluk, odun niteliği

HAŞED : Ottoman Turkish

İnsan topluluğu, cemaat

HAŞEF : Ottoman Turkish

Hurmanın yaramazı. * Eski elbise diken. * Devenin sütünün çok olması

HAŞEFE : Ottoman Turkish

(C.: Haşef-Haşefât) Sünnet mevziine varana kadar olan zeker başı. * Yaşlanmış kuru kadın. * Kuru hamur. * Yumuşak taş

HAŞEL : Ottoman Turkish

Bayağılaşma, rezil olma. Bayağılık, rezillik, âdilik. * Her nesnenin kötüsü