Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HAŞEM : Ottoman Turkish

Burun içinde olan bir illettir ve kokuyu değiştirir. * Genzin tıkanıp burnun koku almaması.* Etin kokması

HAŞEM-NİŞİN : Ottoman Turkish

f. Göçebe

HAŞEME : Ottoman Turkish

(C.: Haşem) Kol. Kollukçu. Hizmetkâr

HAŞENE : Ottoman Turkish

(Haşin. C.) Sert, katı ve kalb kırıcı olanlar

HAŞERAT : Ottoman Turkish

(Haşere. C.) Küçük zararlı böcek, akrep ve yılan gibi hayvanlar. * Mc: Zararlı ve kıymetsiz kimseler

HAŞERE : Ottoman Turkish

Yabani arı, böcek, akrep ve yılan gibi zararlı mahluk

HAŞERE : Ottoman Turkish

öcek

HAŞERÂT : Ottoman Turkish

öcekler

HAŞHAŞ : Ottoman Turkish

"Kapsüllerinden uyuşturucu bir madde olan afyon; tohumlarından da yağı çıkarılan bir bitki. * Hazırlıklı. * Silâhlı ve zırhlı topluluk."

HAŞHAŞ : Ottoman Turkish

ir bitki türü

HAŞHAŞA : Ottoman Turkish

Silah sesi, yüksek ses. * Silâh. * Kuru ot. * Yeni kaftan

HAŞİ : Ottoman Turkish

Kuru, yâbis

HAŞİ' : Ottoman Turkish

Huşu içinde olan, alçak gönüllülük eden. * Kusurlarını düşünerek, ürpererek Cenâb-ı Hakka niyâz edip yalvaran

HAŞİB : Ottoman Turkish

Yoğun, kalın. * Tam düzelmemiş olan kılıç. * Süslü, zinetli

HAŞİBE : Ottoman Turkish

Tabiat, mizaç, huy

HAŞİF : Ottoman Turkish

Keskin kılıç. * Damdan aşağı asılmış olan karpuz

HAŞİFE : Ottoman Turkish

Adâvet, düşmanlık, kin

HAŞİM : Ottoman Turkish

Haşmetli, gösterişli, muhteşem

HAŞİME : Ottoman Turkish

Kemiği kırılmış olan baş yarığı

HAŞİMÎ : Ottoman Turkish

Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) kabilesinden, O'nun sülâlesinden gelen. * Bir tarikat şubesinde olan

HAŞİN : Ottoman Turkish

Kırıcı, kalb kırıcı. Sert, katı

HAŞİR : Ottoman Turkish

ölümden sonra dirilip toplanma

HAŞİV : Ottoman Turkish

(Bak: Haşv)

HAŞİYE : Ottoman Turkish

Sahife kenarına veya altına yazılan izah. Bir kitabın izah ve şerhini yapan yazı. Kenar, pervaz

HAŞİYY : Ottoman Turkish

Kuru, yâbis