Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HECES : Ottoman Turkish

Gönüle düşen hatıralar

HECHECE : Ottoman Turkish

Çağırmak

HECİ' : Ottoman Turkish

Yer yarığı. * Derin dere

HECİL : Ottoman Turkish

İki dağ arasındaki çukurca kısım. Vâdi

HECİME : Ottoman Turkish

Tulukta biriktirilip ekşitildikten sonra içilen ve köremez denilen süt. * Yoğurt

HECİN : Ottoman Turkish

Pek hızlı yürüyen bir cins deve. * Arap atı ile diğer cins attan doğmuş melez at

HECİR : Ottoman Turkish

Yaz mevsiminde öğle vaktindeki sıcaklık. * Otun kuruması. * Büyük havuz

HECL : Ottoman Turkish

İki dağ arasındaki çukur ve düz yer. * Atmak

HECM : Ottoman Turkish

Hamle etmek. Saldırmak. * Büyük kadeh

HECME : Ottoman Turkish

şiddet, sertlik

HECMEC : Ottoman Turkish

Koç

HECMET-ÜŞ-ŞİTÂ : Ottoman Turkish

Kışın şiddeti. Soğuğun sertliği

HECR : Ottoman Turkish

Ayrılık, firak. * Tıb: Sayıklamak. Hezeyan. (Bak: Hicr) * Çok sıcak günlerde öğle vakti

HECR-İ CEMİL : Ottoman Turkish

Kalben ve fikren onlardan uzak durup fiillerinde onlara uymamakla beraber, kötülüklerine karşılık vermeğe kalkışmayıp müsamaha, idare ve güzel ahlâk ile hüsn-i muhalefet etmek. (E.T.)

HECS : Ottoman Turkish

Gönüle düşen hâtıralar

HECV : Ottoman Turkish

(Hicv) Medh ü senânın zıddı. Kötüleme. Birisi hakkında kötülemek için söylenen söz veya manzume. (Bak: Heccâv)

HECÂ : Ottoman Turkish

ses artıran harfler, harflerin dizilişi

HECÂÎ : Ottoman Turkish

heca ile ilgili

HEDA : Ottoman Turkish

Sakin olmak

HEDAD : Ottoman Turkish

Yemen'de bir kabile

HEDAHÎD : Ottoman Turkish

(Hüdhüd. C.) Hüdhüdler, çavuş kuşları, ibibikler

HEDAYA : Ottoman Turkish

(Hediye. C.) Hediyeler. Lütuf ve ihsanlar. Bağışlar

HEDB : Ottoman Turkish

Meyve toplamak. * Davar sağmak

HEDBE : Ottoman Turkish

Ufak tesbih böceği

HEDCAN : Ottoman Turkish

Yavaş yürüyüş