Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HEDD : Ottoman Turkish

Binayı gürültüyle yıkıp göçürmek. Çok ihtiyarlayıp düşkün hâle gelmek. * Zayıf ve korkak

HEDDAM : Ottoman Turkish

Çok keskin kılıç

HEDDE : Ottoman Turkish

Duvarın yıkılmasından çıkan gürültü

HEDEB : Ottoman Turkish

Ensiz, uzun ve ince yaprak. * Servi yaprağı

HEDEF : Ottoman Turkish

Nişan noktası. * Emel. Varılmak istenen gaye. * Yüksek, bülend. * İri vücudlu adam. * Bir işe yaramayan, tembel ve uykucu olan. (L.R.)

HEDEF : Ottoman Turkish

gaye, nişan tahtası

HEDEF-İ ÂMÂL : Ottoman Turkish

Gaye-i hayâl. Ulaşmak istenilen hedef

HEDEL : Ottoman Turkish

Devenin dudağının sarkık olması. * Bir şeyi aşağı indirmek

HEDEM : Ottoman Turkish

Binadan yıkılan taş ve kerpiç

HEDER : Ottoman Turkish

Boşa gitme. Yok yere faydasız giden. * Ölüme giden

HEDER : Ottoman Turkish

oşa gitme

HEDHED : Ottoman Turkish

Suâl etmek, sormak. * Ötmek. * Çocuk sallamak

HEDHEDE : Ottoman Turkish

Bağırma, ötme. * Devenin bağırması, kuşun ötmesi

HEDİYE : Ottoman Turkish

Parasız verilen, bağışlanan şey. Armağan

HEDİYE : Ottoman Turkish

armağan

HEDİYE-İ DENDÂN : Ottoman Turkish

Diş kirası

HEDİYETEN : Ottoman Turkish

Armağan olarak, hediye olarak

HEDİYY : Ottoman Turkish

(Hediye. C.) Atiyyeler, hediyeler

HEDK : Ottoman Turkish

Kırmak

HEDLAK : Ottoman Turkish

Dudakları sarkık olan

HEDM : Ottoman Turkish

Yıkmak, harab etmek. Parçalamak, mahvetmek. * Birisine vurup belini kırmak. (Râgibâ, düşmanın aldanma tevazularına.Seyl, divârın ayağın öperek hedmeyler.)(Râgıp Paşa)

HEDM : Ottoman Turkish

yıkmak

HEDM (HİDM) : Ottoman Turkish

(C.: Ehdâm) Eski elbiseler

HEDMELE : Ottoman Turkish

(C.: Hedmelât) Ağacı çok olan kumlu yer

HEDN : Ottoman Turkish

Vakar, ciddiyet