Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HEMEL : Ottoman Turkish

Çobanı olmayan deve

HEMEOST : Ottoman Turkish

hepsi odur

HEMERCEL : Ottoman Turkish

Yorga at

HEMEYAN : Ottoman Turkish

Akmak, seyelân etmek

HEMEZAT : Ottoman Turkish

(Hemeze. C.) Kuruntular, vesveseler, şüpheler, tereddütler

HEMEZE : Ottoman Turkish

Vesvese. Şeytanın desisesi. Kuruntu

HEMGER : Ottoman Turkish

f. Çulha dokuyucu

HEMGÂME-İ AZAB : Ottoman Turkish

Azab zamanı

HEMHEME : Ottoman Turkish

Rüzgârın esmesi ile ağaç yapraklarından çıkan sesler. * Aslan bağırması. * Deve sesi

HEMHEME : Ottoman Turkish

üzgârın tesiriyle çıkan yaprak sesi

HEMİCEK : Ottoman Turkish

Şehre köyden yeni gelip bir şey bilmez şaşkın ve kaba adam

HEMK : Ottoman Turkish

Bir kimseyi bir işle meşgul etme. Birini bir işe daldırma. * İnat etmek. * Sa'y etmek, çalışmak. * Cür'et etmek

HEML (HEMELÂN) : Ottoman Turkish

Gözden yaş akmak

HEMLA' : Ottoman Turkish

Seri. * Kurt (canavar.)

HEMLECE (HİMLÂC) : Ottoman Turkish

Atın yorga olması

HEMM : Ottoman Turkish

Gam, keder, tasa, hüzün

HEMMAME : Ottoman Turkish

Zehirli hayvan. Akrep

HEMMAS : Ottoman Turkish

Yavuz arslan

HEMMAZ : Ottoman Turkish

Koğucu

HEMR : Ottoman Turkish

Su dökmek. * Göz yaşı akıtmak. * Süt sağmak. * Atâ etmek, hediye vermek

HEMRACE : Ottoman Turkish

Karıştırmak

HEMS : Ottoman Turkish

Gizli ses. Çok gizli. Sesi gizlemek. * Ağzı açmadan lokma çiğnemek. * Fütursuz olarak geceleyin yola gitmek. * Peçe. * Sıkmak. * Kırmak

HEMSEN : Ottoman Turkish

Gizli sesle. Gizli ses. Savt-ı hafi

HEMT : Ottoman Turkish

Karıştırmak. Değerini anlamadan almak

HEMTA : Ottoman Turkish

f. Eş denk. Benzer