Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HENGÂM-I ŞİTA : Ottoman Turkish

Kış mevsimi

HENGÂME : Ottoman Turkish

f. Seslerin birbirine karışmasından çıkan gürültü. Kavga, gürültü. Şamata

HENGÂME : Ottoman Turkish

gürültü patırtı

HENGÂME-GİR : Ottoman Turkish

f. Meddah, oyuncu. Hikâye söyleyici, hokkabaz. * Diş macunu, leke tozu gibi şeyler satan çığırtkanlar. * Kavgacı, gürültücü

HENİYYE : Ottoman Turkish

Kolaylık, sühulet

HENK : Ottoman Turkish

Darlık. Güçlük zorluk

HENME : Ottoman Turkish

Gizli ses

HENN : Ottoman Turkish

Ağlamak. * Ayıptan kinayedir

HENNE : Ottoman Turkish

Kişinin kendi karısı

HENT : Ottoman Turkish

Bir nevi kirpi. * Göz içinde olan yağ

HENÎ : Ottoman Turkish

Hazmı kolay olan, faydalı ve sıhhate uygun

HENÎE : Ottoman Turkish

şiddetli emir

HENÎEN : Ottoman Turkish

Sıhhat ve afiyet olsun

HENÎEN LEKÜM : Ottoman Turkish

Size âfiyet olsun, şifa olsun. Helâl olsun. * Tebrik ederiz

HENÎENLEKÜM : Ottoman Turkish

afiyet olsun, helâl olsun, tebrik ederim

HENÎN : Ottoman Turkish

Ağlamak

HENÜZ : Ottoman Turkish

f. Daha, yeni, şimdiye kadar, ancak

HEPTEN : Ottoman Turkish

Bütünüyle, tamamıyla

HER : Ottoman Turkish

f. Bütün, hep, tamamen

HER DEM : Ottoman Turkish

f. Her zaman, her dakika. Dâimâ

HER DEM TAZE : Ottoman Turkish

Parlaklık ve tazeliğini dâima muhafaza eden. * Mc: Daima genç görülen, gençliğe heveskâr

HER' : Ottoman Turkish

şiddet. * Etin iyi pişmesi

HER'A : Ottoman Turkish

Küçük bir canavar. * Erkeğiyle muhalata ettiğinde şevkinin şiddetinden hemen inzal eden kadın

HER-AYİNE : Ottoman Turkish

f. Mutlaka, elbette. Behemehal, zaruri, herhalde

HER-BAR : Ottoman Turkish

f. Her defa, her kere