Multilingual Turkish Dictionary Ottoman Turkish

HEVA VÜ HEVES : Ottoman Turkish

Zevk ve şehvetler. Boş ve geçici şeyler

HEVA-İ NESİM : Ottoman Turkish

f. Güzel, lâtif, hoş hava. Lâtif mânevi gıda. * Hava (Atmosfer.)

HEVACİR : Ottoman Turkish

(Hâcire. C.) Günlerin en sıcak olan anları. * Göçenler, göç yapanlar, hicret edenler. * (Hücr. C.) Hezeler, hezeyanlar, boş ve mânasız sözler

HEVACİS : Ottoman Turkish

(Hâcise. C.) Vesveseler, kuruntular. Akla gelen kötü düşünceler

HEVADAR : Ottoman Turkish

f. Hevalı. Nefsine uymuş. Küstah. * Etrafı açık, havalı yer

HEVADE : Ottoman Turkish

Yavaşlık. * Yumuşaklık. * Kavmin içinde salah ve muvâfakata sebep olması mümkün olan kimse

HEVADİC : Ottoman Turkish

(Hevdec. C.) Kadınların binip oturmaları için devenin üzerine konulan küçük mahfeler

HEVADÎ : Ottoman Turkish

(Hâdî. C.) Rehberler, deliller, kılavuzlar. * Hidayet edenler, istikametli ve selâmetli yolu gösterenler

HEVAİYE : Ottoman Turkish

Hava gibi hafif ve lâtif karakterde olan şeyler

HEVAKÂR : Ottoman Turkish

f. Günahlı işlere hevesli. Hevâ ve hevesine bağlı

Böcekler, haşereler. Pire, tahta kurusu, bit, örümcek, yılan gibi, kışın gizlenip yazın meydana çıkan, insan ve hayvanın vücudundan beslenerek yaşayan, insana zararı dokunan (parazit yaşayan) küçük canlılır

HEVAN : Ottoman Turkish

Hakaret, zillet, alçaklık, zelillik, aşağılık, horluk

HEVAPEREST : Ottoman Turkish

f. Sadece gayr-ı meşru lezzet ve hevesinin peşinde. Cenab-ı Hakk'ı, dinin emirlerini unutmuş, nefsine şiddetle muhabbet eden. Nefsine tapınır derecede Haktan gafil

HEVAS : Ottoman Turkish

Çok yiyen kişi

HEVATİF : Ottoman Turkish

(Hâtif. C.) Hâtifler. Gayıptan işitilen sesler. * Nidâ eden melekler

HEVAYA : Ottoman Turkish

Zayıflık

Ottoman Turkish

HETUL : Ottoman Turkish

HETÎT : Ottoman Turkish

HETIL : Ottoman Turkish

HEV' : Ottoman Turkish

HEVA : Ottoman Turkish