Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ARABÎYE : Ottoman Turkish

Arapça

ARABÎYYÜLİBARE : Ottoman Turkish

Arapça söz, ibare, metin

ARAC : Ottoman Turkish

f. Dirsek

ARADÎN : Ottoman Turkish

(Bak: Eradîn)

ARAFAT : Ottoman Turkish

Mekkenin 16 kilometre doğusunda Hacıların arefe günü toplandıkları tepe ve bunun eteğindeki ova. Tepenin diğer bir adı Cebel-ür Rahme (Rahmet dağı)dır. Adem (A.S.) ile Havva anamız Cennet'ten çıkarıldıktan sonra burada bir araya geldiler. İbrahim Peygamber (A.S.) Cebrail ile burada konuştu. Hz. Muhammed (ASM) yüzbin insana hitab eden veda hutbesini burada okudu. İnsan haklarını 14 asır önce burada dünyaya ilan etti

ARAFET : Ottoman Turkish

(C: Avârif) Atâ, ihsan, hediye

ARAHİM : Ottoman Turkish

Büyük olan şey. * Bir cins beyaz büyük mantar

ARAİS : Ottoman Turkish

(Arûs. C.) Gelinler. * Güneşler. * Gökler

ARAİZ : Ottoman Turkish

(Ariza. C.) Arz olunan meseleler. Küçükten büyüğe yazılan yazılar

ARAK : Ottoman Turkish

Kalabalık, izdiham

ARAK-DAR : Ottoman Turkish

f. Terli

ARAK-ÇİN : Ottoman Turkish

Kavuğun altına giyilen takke

ARAKİYYE : Ottoman Turkish

Yünden yapılan bir cins külâhtır ki, bilhassa dervişler kullanırlar

ARAKK : Ottoman Turkish

Çok ince. En ince. Ziyâde rakik olan

ARAKNAK : Ottoman Turkish

f. Terlemiş, terden ıslanmış, ter içinde kalmış

ARAKRİZ : Ottoman Turkish

f. Terliyen, ter döken

ARAKÎ : Ottoman Turkish

Terle ilgili, tere mensub

ARAMRAM : Ottoman Turkish

(Aremrem) Asker çokluğu. * Şiddetli hâl ve iş

ARAN : Ottoman Turkish

f. Dirsek

ARANİK : Ottoman Turkish

Su kuşlarından boynu uzun bir kuş

ARARE : Ottoman Turkish

(C: Arâr) İyi kokulu bir ot. * Şiddet * Kötü ahlâk. * Evin avlusu, ev içi. * Soğuk şiddetli olmak

ARAROT : Ottoman Turkish

Ufak çocuklara yedirilen besleyici bir cins nişasta ki, Amerika'da hasıl olan bir kökten çıkarılır

ARAS : Ottoman Turkish

Yorgunluk, bitkinlik. * Hayranlık

ARASAT : Ottoman Turkish

(Aresât) Mahşer yeri. Haşir ve neşir meydanı

ARASTE : Ottoman Turkish

f. Bezenmiş süslenmiş. * Çarşının bir esnafa mahsus kısmı. * Vaktiyle ordu çarşısı, ordugâhta kurulan seyyar çarşı