Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HEYBUB : Ottoman Turkish

Korkak

HEYC : Ottoman Turkish

Heyecan, telaş. * Galeyan, tahrik. * Kavga, harp, savaş, cenk

HEYCA : Ottoman Turkish

Cenk, cidal, vuruşma, birbirini öldürme, kıtal

HEYCAGÂH : Ottoman Turkish

f. Muharebe meydanı, savaş yeri

HEYCEMANE : Ottoman Turkish

Büyük inci

HEYD : Ottoman Turkish

Depretmek. * Zahmetli olmak

HEYDEB : Ottoman Turkish

Yere yakın olan bulut

HEYDEBÎ : Ottoman Turkish

Atın bir çeşit yürümesi

HEYECAN : Ottoman Turkish

Birden bire şiddetle hislenme. Ürperme. * Coşkunluk. Coşmak

HEYECÂN : Ottoman Turkish

coşkunluk, şiddetli hislenme

HEYECÂNÂT : Ottoman Turkish

heyecanlar

HEYEF : Ottoman Turkish

İnce belli olmak

HEYELAN : Ottoman Turkish

Toprak kayması

HEYELÂN : Ottoman Turkish

toprak kayması

HEYEMAN : Ottoman Turkish

(Heym) Şaşkınlık. Tutkun olmak, âşıklık

HEYF : Ottoman Turkish

Sıcak rüzgâr

HEYG : Ottoman Turkish

Çoğaltmak

HEYHA : Ottoman Turkish

Deveyi yulafa çağırmak

HEYHAT : Ottoman Turkish

"Teneffür ve tehassür ifâde eder; ""sakın, savul, yazıklar olsun, uzak ol"" mânalarına geldiği gibi, daha ziyade; Eyvah, yazık, ne yazık, ne kadar uzak... gibi mânalar için söylenir."

HEYHÂT : Ottoman Turkish

yazık, ne yazık!

HEYKEL : Ottoman Turkish

Taş, tunç, kil ve alçı gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğurulup, pişirilerek yapılan insan, hayvan vs. şekli. * Büyük bina, anıt, büyük ve yüksek yapı, âbide. * Mc: Soğuk ve duygusuz kimse. * Güzel ve yakışıklı kişi

HEYKELTRAŞ : Ottoman Turkish

Heykel yapan kimse

HEYKELTIRAŞ : Ottoman Turkish

heykel yapan

HEYL : Ottoman Turkish

Dökmek. * Bir şeyi ölçüsüz def'etmek

HEYLELE : Ottoman Turkish

"""Lâ ilâhe illâllah"" demek."