Ottoman Turkish
HİLAB : Ottoman Turkish
İçine süt sağılan kab
HİLAF : Ottoman Turkish
Ters, karşı, zıd. Karşı koymak. Muhalefet etmek
HİLAF-GİRÎ : Ottoman Turkish
f. Muhalif taraftan olma, karşı tarafı tutma. Hilafgirlik
HİLAF-ÜL-ÂDE : Ottoman Turkish
Kaide ve usule karşı
HİLAF-I HAKİKAT : Ottoman Turkish
Hakikata muhalif. Gerçeğe ve hakikata zıt
HİLAF-I ÂDE : Ottoman Turkish
Âdet ve kaidenin aksine. Kaide ve nizama aykırı
HİLAFEN : Ottoman Turkish
Zıd olarak. Hilaf olarak
HİLAFET : Ottoman Turkish
"Bir kimseye halef olmak ve onun yerine geçmek. * Din ve dünya işlerinde umumi reislik. İmam-ül Mü'minîn olan zât, şer'î hükümlerin icrasında Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (A.S.M.) halef olduğu için hilafet vazifesini alana Halife denmiştir. Buna İmamet-i Kübra da denir.Hilafet, 1517 (Hi: 923) tarihinde Abbasilerden Osmanlılara intikal etmekle, hilafet ve saltanat birleşmiş oldu. Hilafeti Sultan Selim Han'a terkeden Mısır'da son Abbasi Halifesi El-Mütevekkil idi.(İslâmiyetin himayesi ve i'lâsı, şer'î hükümlerin ve cezaların icra ve ikamesi, askerin techizi, öşür ve zekâtın toplanması ve emsâli muâmelât için ümmet üzerine imâm tâyini farzdır. Halife şer'î hükümlerle idare ve hareket etmekle mukayyettir. Bizzat kendi arzusuna göre hareket edemez ve şeriata muhalif bulunamaz. Bu itibarla da halife, hukuk nizamı ile kayıtlıdır ve seçimle başa geldiği için bir ""İslâm Cumhuriyetinin Reisi"" olmuştur. İslâm âlimleri, ilim, adâlet, kifâyet ve rey' ve ilmin sıhhati için a'za ve havassa âit selâmet olmak üzere dört şartın bulunmasını icmâen şart kılmışlardır. İslâm diyaneti ve siyasetinde Hâkim, ancak Cenab-ı Hak'tır. Hilafet makamı İlâhî ahkâmı tatbik ve halkı iyi idare ile muvazzaftır.) (Bak: Halife)(Eğer desen: Hilafet-i İslâmiye noktasında İmam-ı Ali'nin fevkalâde iktidarı, hârikulâde zekâsı ve yüksek liyakatiyle beraber seleflerine nisbeten muvaffakiyetsizliği nedendir?Elcevab
O mübârek zât, siyaset ve saltanattan ziyade, daha çok mühim başka vazifelere lâyık idi. Eğer tam muvaffakiyet-i siyasiye ve tamam saltanat olsaydı, ""Şâh-ı Velâyet"" ünvan-ı mânidarını bihakkın kazanamıyacaktı. Halbuki zâhirî ve siyasî hilafetin pek çok fevkinde manevî bir saltanat kazandı ve Üstad-ı Küll hükmüne geçti; hattâ kıyamete kadar saltanat-ı manevîsi bâki kaldı. M.)"
HİLAFET-İ SENİYYE : Ottoman Turkish
Büyük, yüce hilafet. Osmanlı Devleti hilafeti
HİLAFETNAME : Ottoman Turkish
Tarikata intisab ile usulü dairesinde belirli mevkilere çıkarak irşad mertebesine yükselenlerden isteklilerin irşad ve terbiyesine ruhsat ve izni mutazammın şeyhi tarafından verilen mühürlü vesika
HİLAFETPENAH : Ottoman Turkish
f. Hilafetin dayanak yeri. Halifeliği haiz bulunan, hilafeti koruyan kimse. Halife, padişah
HİLAFGİR : Ottoman Turkish
(C: Hilâfgirân) f. Zıt düşüncede olan, karşı fikirde bulunan, aleyhinde olan
HİLAFÎ : Ottoman Turkish
Hilafa, ihtilafa sebeb olana dair
HİLAFINA : Ottoman Turkish
Zıddına, tersine, aksine
HİLAL : Ottoman Turkish
Sâfi ve halis. * Sıdk ile dostluk etmek. * Ara. Aralık. * Zaman ve vakit. * İki şey arasına sokulmuş olan. * Buluttan yağmurun çıktığı yer. * Gr: Bir kelimenin aslını ve ondan türeyenleri gösteren tertip. * Kulak ve diş karıştırmak gibi şeylerde kullanılan ucu sivri nesne
HİLAL-İ SÜTUR : Ottoman Turkish
Satırların aralığı. Satırlar ortası
HİLALET : Ottoman Turkish
Samimi dostluk
HİLALÎ : Ottoman Turkish
Yeni ay şeklinde olan. * Bir yazı stili
HİLALÎ SAAT : Ottoman Turkish
Kalıbı gümüş olmayıp bakır veya tombak olan eski saatlere verilen addır
HİLASÎ : Ottoman Turkish
(Hilâsiyye) Zenci ile beyaz melezi
HİLAŞ : Ottoman Turkish
f. Gürültü, kavga, patırtı, şamata
HİLB : Ottoman Turkish
Asma yaprağı. * Ciğer. * Tırnak. * Tarp bitkisi * Zampara genç
HİLBACE : Ottoman Turkish
Ahmak
HİLBİLAB : Ottoman Turkish
Sarmaşık
HİLBİSE : Ottoman Turkish
Şey
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani