Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
HİTR : Ottoman Turkish

Faydasız ve mânâsız söz, boş lâf, yalan

HİTRAFÎ : Ottoman Turkish

Demirci. * Kuyumcu

HİTÂB : Ottoman Turkish

hitap, konuşma

HİTÂBE : Ottoman Turkish

konuşma

HİTÂBEN : Ottoman Turkish

konuşmakla

HİTÂBET : Ottoman Turkish

konuşma, nutuk

HİTÂBÂT : Ottoman Turkish

konuşmalar

HİYAB : Ottoman Turkish

(Hiyâbet) Kabahat, suç, günah. * Kötü bir durumun başlangıcı. * Yokluk

HİYAC : Ottoman Turkish

Vuruşma, kıtal. * Müteheyyiç olmak. Muztarib olmak. * Otun kuruması

HİYADE : Ottoman Turkish

Evmek. * Tevbe etmek

HİYAKET : Ottoman Turkish

Dokumacılık

HİYAL : Ottoman Turkish

Taraf, yan, cânib. Hizâ. * Bir hayvanın kısır olma hâli

HİYAM : Ottoman Turkish

(Himân. C.) Susayanlar, suya ihtiyacı olanlar

HİYAMİYYE NEZARETİ : Ottoman Turkish

Tar: 1826 senesinde Yeniçeri Ocağı'nın ilgası üzerine kaldırılan Çadır Mehterleri yerine kurulan daire

HİYAN : Ottoman Turkish

Zaman, devre

HİYANET : Ottoman Turkish

(Bak: Hıyânet)

HİYASET : Ottoman Turkish

Dikmek

HİYAT : Ottoman Turkish

Çağırmak

HİYATA : Ottoman Turkish

(Hiyatet) Terzilik. Dikiş yapmak

HİYAZ : Ottoman Turkish

(Hayz. C.) Kadınlarda meydana gelen aybaşı halleri

HİYAZET : Ottoman Turkish

Toplama, bir araya getirme. * Bir şeyi kendine mal etme

HİYEL : Ottoman Turkish

(Hile. C.) Aldatmacalar, hileler, sahtekârlıklar

HİYELA : Ottoman Turkish

Kibir, gurur, enaniyet, kendini beğenmişlik

HİYEM : Ottoman Turkish

(Hayme. C.) Çadırlar

HİYERARŞİ : Ottoman Turkish

Fr. Mevkilerin, salâhiyeterin ve rütbelerin önem sırası. * Sıra gözetilerek yapılan herhangi bir tasnif. * Huk: Aynı teşkilâta bağlı kişiler arasında yukarıdan aşağıya bir kontrol imkânı veren ve bu suretle astı üste bağlayan alâka