Ottoman Turkish
HUKNE : Ottoman Turkish
Tıb: Şırınga. * Şırınga edilen ilâç
HUKUK : Ottoman Turkish
"(Hakk. C.) Haklar. * İnsanın cemiyet hayatında riâyet etmesi lâzım gelen kaideler, esaslar, yâni; şer'i ve adli hükümler. Haklıyı haksızdan ayıran kaideler. * Şeriat kitablarında yazılı olan haklar, kanunlar ve kaideler. * Üniversitenin hukuk tahsili yaptıran kısmı. * Hukuk Fakültesi."
HUKUK : Ottoman Turkish
haklar, haklarla ilgili ilim
HUKUK-U CEZAİYYE : Ottoman Turkish
Ceza hukuku
HUKUK-U GAYR-İ MEKTUBE : Ottoman Turkish
Kanunlarda mevcud olmayan örf ü âdet ve teâmül kabilinden olan haklar
HUKUK-U İBAD : Ottoman Turkish
Fık: Akidler ve muamelelerle alâkalı hukuk. İnsanlarla olan muamelelerimizdeki haklar. Ferde ait olan hususi haklar. (Bak: Musibet-i amme)
HUKUK-U İSLÂMİYE : Ottoman Turkish
"İslâm hukuku.(1937 senesinde ""Lâhey""de ikinci defa olarak toplanan bir hukuk konferansına vaki olan dâvete mebni Mısır Cami-ül Ezher'i heyet-i ilmiyesi nâmına, iki İslâm âlimi de iştirak etmiş idi. Ezher mümessilleri, bu konferansta iki esaslı mevzu hakkında mütalaada bulunmuştur. Bu mevzulardan biri: ""Şeriat-ı İslâmiye: İslâm hukuku nazarında medenî ve cinaî mes'uliyetler""; diğeri de ""İslâm hukukuyla Roma kanunları arasında bir alâka olup olmaması ve İslâm hukukunun Roma kanunlarından müteessir olduğuna dair bazı müsteşriklerin zuumlarını red mes'elesi"" idi.Ezher mümessillerinin mütalaaları, İslâm hukukunun yüksekliği ve içtimaî hayatı en mükemmel bir surette mütekeffil bulunması hususunda konferanstaki Avrupa'lı âzanın takdirlerini celb etmiş, bunun neticesinde konferansın bütün âzası, rey birliğiyle aşağıdaki maddeleri karar altına almışlardır:
Şeriat-ı İslâmiye (İslâm Hukuku), umumi hukukun (mukayeseli hukukun) kaynaklarından biridir.
İslâm hukuku canlıdır, tekâmüle salihtir.
İslâm hukuku, bizatihâ kaimdir, başkalarından alınmış değildir.
Birinci mevzu (Yani: İslâm hukukundaki mes'uliyet bahsi) Konferansın siciline Arapça ile tescil edilecektir. Bu, kendisine müracaat edilmek için hazırlanan mecmua-i ilmiyede de nazara alınacaktır.
Arapça, konferansta istimâl edilecek ve müstakbel devrelerde de buna devam edilmesi tavsiye olunacaktır.Velhasıl: İslâm hukukunun bu müstakil, yüksek mahiyeti; onu güzelce tetkik eden zatlar tarafından her zaman itiraf edilmektedir. Ancak şunu da ilâve edelim ki: İslâm hukuku, kudsi ve istisnai bir mahiyeti haizdir; bunun başka hukuk müesseselerinden istifade etmiş olması düşünülemez. Fakat Avrupa hukuku, ale-l-ıtlak İslâm fıkhından ve bilhassa Endülüsde ve Afrikada ziyade intişarı cihetiyle Maliki fıkhından pek çok müstefid olmuştur. (Ist. Fık. K.)"
HUKUK-U MEDENÎ : Ottoman Turkish
Umumi mânada: Temel hak ve hürriyetler ve medeni haklar. Avrupaî mânada ise: Lâik hukuk sistemi, medeni hukuk
HUKUK-U MEKTUBE : Ottoman Turkish
Kanunlarda yazılı olan haklar
HUKUK-U MEVZUA : Ottoman Turkish
Konulmuş kanunların meydana getirdiği hukuk
HUKUK-U MİLEL : Ottoman Turkish
Beynelmilel hukuk. Milletlerarası hukuk
HUKUK-U SİYÂSİYYE : Ottoman Turkish
Siyasi haklar. Memleket idâresini ve halkın hakkını tanıyan hükümlerin tamamı
HUKUK-U TABİİYYE : Ottoman Turkish
İnsanın fıtratında bilkuvve mevcut olup, hak ile bâtılı, iyi ve fenayı bildiren ve insanların toplu bir şeklide yaşamalarını mümkün kılan hükümler
HUKUK-U TEAMÜLİYYE : Ottoman Turkish
Memleketin ahlâkını ve âdatını bildiren örf mânasında kullanılır
HUKUK-U UMUMİYYE : Ottoman Turkish
Cemiyetin bütün fertlerine şâmil olan haklar. (Mülkiyet hakkı, iştirak hakkı vs. gibi.)
HUKUK-U ZEVCİYE : Ottoman Turkish
Karı ile kocanın birbirlerine karşı hâiz olduğu haklar. Aile hukuku
HUKUKİYYAT : Ottoman Turkish
Hukuk bilgisi
HUKUKİYYÛN : Ottoman Turkish
hukukçular
HUKUKPERVER : Ottoman Turkish
f. Geçmişi unutmayan, haklara hürmetkâr kimse. Vefalı ve sâdık dost
HUKUKULLAH : Ottoman Turkish
"Fık: İbadetler ve İlâhî cezalar, ukubetlerle alâkalı haklar. * Hukukullah umuma taalluk edip, yalnız bir şahsa âid olmayan ahkâm demektir. Bunlar hukuk-u umumiyeden ibarettir. Cenab-ı Hakk'a izafesi, tazim ve ehemmiyetine işaret içindir (T.H.L.)(Nasıl ""Hukuk-u Şahsiye"" ve bir nevi ""Hukukullah"" sayılan ""Hukuk-u Umumiye"" namiyle iki nevi hukuk var. Öyle de: Mesail-i şer'iyede bir kısım mesâil, eşhasa taalluk eder; bir kısım, umuma, umumiyet itibariyle taalluk eder ki; onlara ""Şeâir-i İslâmiye"" tabir edilir. Bu şeâirin umuma taalluku cihetiyle umum onda, hissedardır. Umumun rızası olmazsa; onlara ilişmek, umumun hukukuna tecavüzdür. O şeâirin en cüz'isi (sünnet kabilinden bir mes'elesi) en büyük bir mes'ele hükmünde nazar-ı ehemmiyettedir. Doğrudan doğruya umum âlem-i İslâma taalluk ettiği gibi, Asr-ı Saâdetten şimdiye kadar bütün eâzım-ı İslâm'ın bağlandığı o nurani zincirleri koparmağa, tahrib ve tahrif etmeye çalışanlar ve yardım edenler, düşünsünler ki, ne kadar dehşetli bir hatâya düşüyorlar. Ve zerre miktar şuurları varsa, titresinler!... M.)"
HUKUKULLAH : Ottoman Turkish
Allahın hakları
HUKUKÇU : Ottoman Turkish
"Hukuk mütehassısı. Hukuku meslek edinen kimse. Avukat, müdde-i umumi ""savcı"" ve hâkim."
HUKUKÎ : Ottoman Turkish
(Hukukiyye) Hukuka ait, hukuk işleriyle alâkalı
HUKUKÎ : Ottoman Turkish
hukukla ilgili
HUKUKŞİNAS : Ottoman Turkish
Hukukçu, hukuk ilmini bilen. * Vefâlı kimse. Sâdık dost
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani