Ottoman Turkish
HISAS : Ottoman Turkish
Hisseler. Paylar. Nasipler. * Kıssadan alınan dersler
HISASE (HISSE) : Ottoman Turkish
Kabahat. * Alçaklık, denâet
HISB : Ottoman Turkish
Ucuzluk, bolluk
HISN : Ottoman Turkish
Kale. Hisar. Sığınmağa, korunmağa mahsus sağlam yer
HISN : Ottoman Turkish
kale, sığınak
HISN-I HASÎN : Ottoman Turkish
Çok kuvvetli, en sağlam korunma
HISREM : Ottoman Turkish
Koruk. * Bahil kimse
HISREME : Ottoman Turkish
Üst dudağın derisinin sarkık olması
HISS : Ottoman Turkish
Noksan, eksik
HISSA : Ottoman Turkish
(Bak: Hisse)
HISSAN : Ottoman Turkish
Mümtaz ve belirli kimseler. Tanınmış iyi kimseler. Ekâbirler
HISSET : Ottoman Turkish
(Bak: Hisset)
HISSET : Ottoman Turkish
düşüklük, adilik, küçüklük
HISSÎS : Ottoman Turkish
Hâslık
HISSÎSA : Ottoman Turkish
Bir kimseye, bir şeye mahsus olan hâl
HISVE (HISYE) : Ottoman Turkish
(C.: Haseyât) İki avuç dolusu. * Azeryun otu
HISÂL : Ottoman Turkish
güzel huylar
HISÂS : Ottoman Turkish
hisseler, paylar
HISIM : Ottoman Turkish
Soyca ve evlenme neticesinde aralarında bağ bulunanların beheri. Akraba
HIT' : Ottoman Turkish
Suç, günah. Günah işlemek
HITAB : Ottoman Turkish
Sözü âşikâre ve yüzüne söylemek. * Seninle gayrin arasında olan kelâm
HITABET : Ottoman Turkish
Hatiplik etmek
HITABİYYE : Ottoman Turkish
Rafizî taifesinden bir bölük cemaat
HITAM : Ottoman Turkish
(C.: Hutum) Dizgin, yular
HITAN(E) : Ottoman Turkish
Sünnet etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani