Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ASAL : Ottoman Turkish

Ahlâk. Karakter. * Alâmet, işaret, belirti

ASALAK : Ottoman Turkish

Başka hayvan veya bitkilerin üstünde yaşayan ve onlara zarar veren hayvan veya bitki. Parazit. * Mc: Başkalarının sırtından geçinen kimse

ASALE : Ottoman Turkish

Zehiri çok tesirli ve korkunç olan yılan

ASALET : Ottoman Turkish

Temiz soyluluk. Soy sop temizliği. Köklülük. * Rüsuh. * Metanet. Necabet. Zâdegânlık. * Kendi işi için bizzat ve kendisi nâmına hareket. * Edb: Yazıda veya sözde bayağı tâbirlerin bulunmaması

ASALETEN : Ottoman Turkish

Vekil olmayış. Kendi işini kendi namına bizzat kendisi yapmak üzere. Kendi nâmına olmak üzere

ASALETLÛ : Ottoman Turkish

Asâletli, soy ve neseb sahibi, necib, asil. * Osmanlı İmparatorluğu zamanında resmi yazışmalarda büyükelçilere, Hristiyan büyüklerine, devlet adamlarına ve prenslerine denirdi

ASALİT : Ottoman Turkish

Koyu, sahin

ASAM : Ottoman Turkish

(İsm. C.) Günahlar

ASAMM : Ottoman Turkish

Sağır. * Sert, katı. * Güç, tahammül edilmez. * Gr: Muzaaf olan fiil. (İkinci veya üçüncü harf-i aslisi şeddeli olan fiil)

ASAMM : Ottoman Turkish

sağır, işitmez, katı

ASAMMANE : Ottoman Turkish

sağırcasına

ASAR : Ottoman Turkish

Toz. * Sığınak. * Atiyye, hediye

ASARAN : Ottoman Turkish

(Bak: Asrân)

ASARE : Ottoman Turkish

f. Sayı, hesab

ASARİM : Ottoman Turkish

(Asrâm. C.) Çadır toplulukları. Ayrı ayrı küçük insan grupları

ASAT : Ottoman Turkish

Binâ

ASATIB : Ottoman Turkish

(İstabl. C.) Ahırlar

ASAY : Ottoman Turkish

f. Gibi. (Bak: Asâ)

ASAYİŞ : Ottoman Turkish

"f. Emniyet, güvenlik, korku ve endişeden uzak hâl. Kanun, nizam hakimiyeti. İnsan cemiyetlerinde iktidar, hâkimiyet, bir zümrenin, bir sınıfın elinde olmaktan kurtulamamasından ve bir kısım insanlarca yapılan, istedikleri zaman değiştirilen kanunlara diğer insanların saygısı temin edilemediğinden asayişin sağlanması gittikçe güçleşmektedir. Çağımızda maddeci düşünce ile yetişen insanlar ancak baskı tedbirleriyle itaat altına alınmağa çalışılıyor. Böylece kapitalist ülkelerde oligarşik diktatörlük, sosyalist ülkelerde sınıf diktatörlükleri kurularak insanlar köleleştirilmektedir. İslâmda ise iktidar Allah'ındır, mülk de Allah'ındır. İnsan insanın kulu, kölesi değildir. Sınıf ve zümre diktatörlüğü yoktur. İnsan insan karşısında hür, Allah karşısında kuldur ve herkes hukukta birbirine eşittir. İdareciler hakkın ve halkın hizmetkârlarıdır.(... Bu millet ve vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halâs olmak için beş esas lâzım ve zaruridir. Birincisi: merhamet; ikincisi: hürmet; üçüncüsü: emniyet; dördüncüsü: haram ve helâli bilip haramdan çekilmek, beşincisi: serseriliği bırakıp itaat etmektir. İşte Risale-i Nur, hayat-ı içtimaiyeye baktığı vakit, bu beş esası te'min edip, hem asâyişin temel taşını tesbit ve te'min eder. K.L.)"

ASB : Ottoman Turkish

Bağlamak. * Sağlam olarak dürmek. * İmâme, sarık. * Yemen'de yapılır bir nevi kumaş. * Firavun atı adı verilen bir deniz canavarının dişisi. * Kurumak. * Kızarmak. * Sarmaşık. * Sargı, bağ. * Mendil

ASBAB : Ottoman Turkish

(Sabeb. C.) Çukur yerler

ASBAG : Ottoman Turkish

Alnı veya kuyruğunun ucu beyaz olan at. * Kuyruğunun ucu beyaz olan kuş

ASBAH : Ottoman Turkish

(Subh. C.) Sabahlar

ASBAN : Ottoman Turkish

f. Değirmenci. Değirmen sahibi

ASBANÎ : Ottoman Turkish

f. Değirmencilik