Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
IRAKÎ : Ottoman Turkish

(Irâkiyye) Irak halkından, Iraklı. * Irak'a ait

IRAN : Ottoman Turkish

Evin uzak olması. * Mıh, çivi. * Mızrak. Süngü

IRAS : Ottoman Turkish

Devenin başını ayağına bağladıkları ip

İRCÂ : Ottoman Turkish

indirme, döndürme

IRDA' : Ottoman Turkish

(Bak: Irzâ')

IRDAM : Ottoman Turkish

Üzüm veya hurma salkımı olan budak

IREM : Ottoman Turkish

"Irmak kenarı. ""* Su bendi. * Dere, vâdi. * Sert yağan ve taneleri iri olan yağmur. * Gözsüz köstebek. * Kemikten etin suyunu almak."

İRFÂN : Ottoman Turkish

ilme, anlama, zihni olgunluk

IRGAF : Ottoman Turkish

Hızla yürüme, hırsla bakma

IRGAT : Ottoman Turkish

(Rumca) Rençber, işçi. * Yapı işçisi. Amele. * Gemilerde demir zincirini toplamak için ve binalarda bazı ağır şeyleri kaldırmak için zincirlerle çevrilmiş, ufki bucurgat

İRHÂSÂT : Ottoman Turkish

Efendimizin peygamberlikten önceki harika hâlleri

IRK : Ottoman Turkish

Nesil. Zürriyet. Sülâle. * Soy. Kök. Damar

IRK-ÜZ-ZEHEB : Ottoman Turkish

Altınkökü denilen bir nebat

IRK-I AHMER : Ottoman Turkish

Kızıl derili

IRK-I ESVED : Ottoman Turkish

Siyah derili, zenci

IRKÎL : Ottoman Turkish

Belâ. Zahmet, meşakkât. * Çok güç nesne

IRKIY : Ottoman Turkish

(Irkıyye) Irkla ilgili, ırka âit

IRMAK : Ottoman Turkish

Büyük akarsu, doğrudan doğruya denize dökülen nehir

IRMİS : Ottoman Turkish

Büyük taş. * Kuvvetli ve dayanıklı deve

IRNÎN : Ottoman Turkish

Kaş tarafında burun ucu. * Her nesnenin evveli

IRRİS : Ottoman Turkish

Arslan yatağı

IRS : Ottoman Turkish

Koca ile karıdan her biri. * Nâmus

İRS : Ottoman Turkish

miras, kalıtım

İRSİYET : Ottoman Turkish

kalıtım

İRSÂ : Ottoman Turkish

sağlamlaştırma