Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KABİA : Ottoman Turkish

Kılıç kabzasının başında olan gümüş veya demir

KABİH : Ottoman Turkish

(Kabiha) Çirkin, fena, kötü, yakışıksız, ayıp

KABİH-ÜL VECH : Ottoman Turkish

Çirkin yüzlü. Suratı, siması güzel olmayan

KABİHA : Ottoman Turkish

(C.: Kabâih) Çirkin davranış, ayıp iş. Fena muamele

KABİL : Ottoman Turkish

Gibi, türlü, biraz evvel, az önce. Aşikâr. İleri gelen. Kabul eden. * Sınıf, nevi, soy. * Kefil. * Birbirine muhalif kavimden üç beş kişi

KABİL : Ottoman Turkish

olabilir, gibi, türlü

KABİL-İ EMÂNET : Ottoman Turkish

İnsan

KABİL-İ GAYR-İ TELAKKUH : Ottoman Turkish

Gebeliği mümkün olmayan

KABİL-İ HİTAB : Ottoman Turkish

Sözden anlar. Kendisi ile konuşulabilir olan kimse

KABİL-İ İNKİSAR : Ottoman Turkish

Kolaylıkla kırılabilir şeyler, kırılması kolay olan nesneler

KABİL-İ KIYAS : Ottoman Turkish

Düşünülebilen, ölçülebilen, kabul edilebilir olan

KABİL-İ NESH : Ottoman Turkish

Kaldırılması, iptal edilmesi mümkün olan

KABİL-İ TEMYİZ : Ottoman Turkish

Huk: Temyiz mahkemesinde görülebilecek olan dâvalar

KABİLE : Ottoman Turkish

Kadın ebe. * Kabul edici. * Ses alıcı

KABİLİYET : Ottoman Turkish

Dıştan gelen te'sirleri alabilme gücü. * İstidat, anlayış, kabul edebilirlilik. Kabul edici yüksek bir kuvvete mâlik olmak, olabilirlilik

KABİLÎYET : Ottoman Turkish

yetenek, etkilenebilirlik

KABİN : Ottoman Turkish

f. Güveğinin geline verdiği ağırlık, eşya, para

KABİNE : Ottoman Turkish

Fr. Vekiller hey'eti. Bakanlar kurulu. * Küçük oda. * Doktorun muâyene yeri

KABİNE : Ottoman Turkish

akanlar kurulu

KABİR : Ottoman Turkish

(Bak: Kabr)

KABİR : Ottoman Turkish

mezar

KABİS : Ottoman Turkish

Hızlı giden at. Süratli at

KABİSA : Ottoman Turkish

Parmak ucuyla yenen şey

KABİSE : Ottoman Turkish

Üveyik kuşu

KABKAB : Ottoman Turkish

Karın, batn