Ottoman Turkish
KADEM-BUS : Ottoman Turkish
f. Ayak öpen
KADEME : Ottoman Turkish
Derece, sıra. * Merdiven basamağı
KADEME : Ottoman Turkish
derece, sıra
KADEME KADEME : Ottoman Turkish
Basamak basamak, derece derece
KADEME-İ ULÂDA : Ottoman Turkish
İlk basamakta. Başlangıçta
KADEMİYYE : Ottoman Turkish
Ayak bastı parası. * Eskiden hükûmete ait bir davetiye veya emri tebliğ etmek için gönderilen memura, masrafları karşılığı olarak verilen ücret
KADEMKEŞ : Ottoman Turkish
f. Ayağını çeken. Yanaşmayan, gitmeyen
KADEMNİH : Ottoman Turkish
f. Ayak basıcı
KADEMNİHADE : Ottoman Turkish
f. Gelmiş, ayak basmış olan
KADEMRAN : Ottoman Turkish
f. Adım atan, ilerliyen
KADEMRENCE : Ottoman Turkish
f. Lütfen kabul, tenezzül
KADEMÎ : Ottoman Turkish
Ayakla alâkalı. Ayağa mensub
KADER : Ottoman Turkish
"Cenâb-ı Hakk'ın kâinatta olmuş ve olacak her şeyin evsafını ve havassını ve sâir geleceğini ve geçmişini ezelden bilip, levh-i mahfuzunda takdiri ve yazması. Takdir-i İlâhî. * Ezelî kısmet. * Tali'. Baht. Şans.(Kader ve cüz-i ihtiyarî, İslâmiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren, halî ve vicdanî bir imanın cüz'lerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir. Yâni, mü'min her şeyi, hattâ fiilini, nefsini Cenab-ı Hakk'a vere vere, tâ nihayette teklif ve mes'uliyetten kurtulmamak için ""cüz-i ihtiyarî"" önüne çıkıyor. Ona: ""Mes'ul ve mükellefsin"" der. Sonra ondan sudur eden iyilikler ve kemâlât ile mağrur olmamak için ""kader"" karşısına geliyor. Der: ""Haddini bil, yapan sen değilsin."" S.)(... Eğer kader ve cüz-i ihtiyarîden bahseden adam, ehl-i huzur ve kemal-i iman sahibi ise; kâinatı ve nefsini Cenab-ı Hakk'a verir, Onun tasarrufunda bilir. O vakit hakkı var, kaderden ve cüz-i ihtiyarîden bahsetsin. Çünkü, madem nefsini ve her şeyi Cenab-ı Hak'tan bilir, o vakit cüz-i ihtiyarîye istinad ederek mes'uliyeti deruhde eder, seyyiata merciiyyeti kabul edip, Rabbini takdis eder, daire-i ubudiyyette kalıp teklif-i İlâhiyyeyi zimmetine alır. S.)(İrade-i cüz'iye-i insaniye ve cüz'-i ihtiyariyesi; çendan zaiftir, bir emr-i itibarîdir, fakat, Cenab-ı Hak ve Hakîm-i Mutlak, o zaif, cüz'î iradeyi, irade-i külliyesinin taallukuna bir şart-ı âdi yapmıştır. Yâni, mânen der: ""Ey abdim; ihtiyarınla hangi yolu istersen, seni o yolda götürürüm. Öyle ise mes'uliyet sana aittir!"" Teşbihte hatâ olmasın, sen bir iktidarsız çocuğu omuzuna alsan. O'nu muhayyer bırakıp ""Nereyi istersen seni oraya götüreceğim"" desen. O Çocuk, yüksek bir dağı istedi, götürdün. Çocuk üşüdü yahut düştü. Elbette ""Sen istedin"" diyerek itab edip üstünde bir tokat vuracaksın. İşte Cenab-ı Hak, Ahkem-ül-Hâkimîn, nihayet zaafta olan abdin iradesini, bir şart-ı âdi yapıp irade-i külliyesi ona nazar eder. S.)"
KADER : Ottoman Turkish
Allahın herşeyi ezelden bilip takdir etmesi
KADER-İ İLÂHÎ : Ottoman Turkish
Allah'ın takdiri
KADERİYE : Ottoman Turkish
" ""kul fiilin yaratıcısıdır"" diyen sapık mezhep."
KADERÎ : Ottoman Turkish
Kader ile alâkalı. Kader, tali' nev'inden olan
KADH : Ottoman Turkish
Zemmetme, çekiştirme. Bir kimsenin ayıb ve kusurlarını söyleyerek gıybet etme. * Men'etmek, engel olmak. * Çakmak taşını çakmak. * Bir kimsenin işine halel vermek
KADİ-L KUDAT : Ottoman Turkish
Kadıların kadısı. En büyük kadı. Kazasker veya şeyhül islâm makamında bulunan kimse
KADİH(A) : Ottoman Turkish
(Kadh. dan) Bir kimse hakkında kötü söz söyleyen. Zemmedici, çekiştirici, kötüleyici
KADİM : Ottoman Turkish
(A, uzun okunur) Ayak basan. Ulaşan. Varan. * Azanın mukaddemesi olan insanın başı
KADİME : Ottoman Turkish
Ordunun ileri karakolu. * Kuşun kanadının ön tarafındaki uzun tüyleri
KADİR : Ottoman Turkish
Bir işi yapmaya gücü yeten. Kudret sâhibi ve herşeye kudreti yeten. (Allah C.C.)
KADİR ALAYI : Ottoman Turkish
Tar: Kadir gecesi padişahların saraydan çıkıp, civardaki camilerden birinde namaz kılmaları münâsebetiyle yapılan merâsim
KADİR GECESİ : Ottoman Turkish
(Bak: Leyle-i Kadir)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani