Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KALÛBELÂ : Ottoman Turkish

" Allahın ""Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"" diye sorması ve ruhların ""evet"" demeleri olayı."

KALIB : Ottoman Turkish

(Ka, uzun okunur) Hususi bir biçim, bir şekil alması istenen bazı şeylerin konmasına mahsus araç. (Buz kalıbı, çizme kalıbı gibi) * Hususi surette dökülmesi istenen şeylere mahsus zarf. * Beden, vücut, gövde. * Şekil ve suret nümunesi, örnek. * Bir kalıba dökülmüş veya kalıptan çıkmış şey

KAM' : Ottoman Turkish

Kahretmek. Zelil etmek. * Zabtetmek. Ezmek. Kırmak. * Hasta etmek. * Başına vurmak. * Bir sese kulak verip dinlemek. * Ağzı dar olan bir şeyin içine huni ile akıcı maddeyi koymak. * Huni

KAMA : Ottoman Turkish

İki tarafı keskin, ucu sivri ve enli bıçak. * Duvara veya keresteye çakılan büyük tahta çivi. * Ağaç, kütük ve sâireyi yarmak için kullanılan ucu ince, arka tarafı kalın ağaç veya demir takoz

KAMAKIM : Ottoman Turkish

(Kumkuma. C.) İçlerine mürekkep, zemzem gibi şeyler konulan yuvarlak testiler

KAMAME : Ottoman Turkish

Süprüntülük

KAMARA : Ottoman Turkish

Vapurlarda mevki sayılan odalar ve salonlar. * Gemide kaptan gibi erkâna mahsus odalar. * Buğday ve arpa gibi mahsul demetlerinden harman yerinde yapılan küme. * Avrupa devletlerinde millet meclisi

KAMAROT : Ottoman Turkish

Vapurlarda kamaraların hizmetini gören adam

KAMARÎ : Ottoman Turkish

(Kumriye. C.) Dişi kumrular

KAMATIR (KAMTARİR) : Ottoman Turkish

Katı, sağlam

KAMBER : Ottoman Turkish

(Bak: Kanber)

KAMCERE : Ottoman Turkish

Islah etmek

KAME : Ottoman Turkish

(C.: Kumme) Başını sudan kaldıran davar

KAMEA : Ottoman Turkish

(C.: Kamâ) Büyük gök sinek. * Gözün kirpikleri diplerinde çıkan sivilceler

KAMED : Ottoman Turkish

Binanın temeli

KAMEL : Ottoman Turkish

Bitli kişi. * Karnın büyük olması

KAMEN : Ottoman Turkish

Lâyık

KAMENCER : Ottoman Turkish

Yaycı, kavvas

KAMER : Ottoman Turkish

Gökteki ay. Hilâl. * Ay ışığında uyumayıp uyanık durmak

KAMER SURESİ : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in
Suresinin ismi olup İktarabet Suresi de denir. Mekkîdir

KAMERİYYE : Ottoman Turkish

Çardak. Bahçelerde, mehtaplı gecelerde oturmak üzere yapılıp, etrâfı sarmaşık v.s. çiçeklerle örtülü bulunan yer. Küçük köşk

KAMERVARİ : Ottoman Turkish

f. Ay gibi, kamere benzercesine

KAMERVÂRÎ : Ottoman Turkish

ay gibi

KAMERÎ : Ottoman Turkish

Ay ile alâkalı