Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KAMPANYA : Ottoman Turkish

Sıkı bir iş ve çalışma devresi. * Maksatlı uğraşma. Bir maksad için faaliyete geçme

KAMR : Ottoman Turkish

Göz kamaşmak

KAMRA : Ottoman Turkish

Ay ışığı olan gece

KAMS (KIMÂS) : Ottoman Turkish

Hareket ettirmek. * Davar önüne sıçramak

KAMT : Ottoman Turkish

Kuş, dişisine cima etmek. * Doğan çocuğu beze sarmak

KAMTARİR : Ottoman Turkish

Çatık suratlı

KAMTARİR : Ottoman Turkish

çatık kaşlı

KAMU : Ottoman Turkish

(Kamuğ) t. Hep, bütün, tamamen

KAMU : Ottoman Turkish

halkın hepsi

KAMUFLAJ : Ottoman Turkish

Fr. Gizlenme, örtme. Aldatma gayesiyle yapılan tertibat. Daha ziyade harp zamanlarında araçlar ile insanların, bulundukları mekâna göre kılığa girmeleri

KAMUS : Ottoman Turkish

Deniz. Derya. * Denizin ortası, derin yeri. * Büyük Lügat Kitabı

KAMUS-İ ARABÎ : Ottoman Turkish

Arapça lügat kitabı, Arapça sözlük

KAMUS-İ OSMANÎ : Ottoman Turkish

Osmanlıca sözlük

KAMUS-İ TÜRKÎ : Ottoman Turkish

Türkçe lügat kitabı, Türkçe sözlük. * Şemseddin Sâmi'nin yayınladığı Türkçe lügat

KAMÛS : Ottoman Turkish

üyük sözlük

KAMIH : Ottoman Turkish

Kam' eden, ezip kıran, mahveden, perişan eden. Kahreden, yok eden. Alçaltan, zelil eden

KAMŞ : Ottoman Turkish

Bir şeyi şundan bundan toplamak

KAN'AR : Ottoman Turkish

Büyük, kaba budaklı ağaç

KANA : Ottoman Turkish

Süngüler

KANAAT : Ottoman Turkish

Aç gözlü olmayıp hırs göstermemek. Kısmetinden fazlasına göz dikmemek. Helâl ile yetinip haramı istememek. Az şeyi de olsa kısmetine razı olmak.(Semere-i sa'yine ve kısmetine rıza kanaattir, meyl-i sa'yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa dûnhimmetliktir. M.) (Bak: Himmet)

KANAATBAHŞ : Ottoman Turkish

f. Kanaat verici, inandırıcı

KANAATKÂR : Ottoman Turkish

f. Kanaat sâhibi. Kanaat edip az şeyle iktifâ eden

KANAATKÂRANE : Ottoman Turkish

f. Kanaat sâhibi bir kimseye yakışır tarzda

KANADİL : Ottoman Turkish

(Kandil. C.) Kandiller

KANAFİZ : Ottoman Turkish

(Kunfuz. C.) Kirpiler. * Dağ fareleri