Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KARAN : Ottoman Turkish

Mekke arzı

KARANFUL (KARANFÜL) : Ottoman Turkish

Yaprağı, çiçeği ve kokusu güzel ve uzun olan budaklı bir nebat. Karanfil

KARANİTIS : Ottoman Turkish

Kişiyi sersem eden dimağ dolgunluğu

KARANTİNA : Ottoman Turkish

İtl. Bulaşıcı bir hastalığın yaygın olduğu bir ülkeden gelen kişileri, gemileri veya malları geçici olarak tecrit etme şeklinde alınan tedbir. * Hastahanede yatması gereken hastaların kayıt ve kabul işlerinin yapıldığı yer. * Bir bulaşıcı hastalığın yayılmasını önlemek üzere hasta olup olmadığı bilinmeyen insan ve hayvanlarla temasın menedilmesi

KARAR : Ottoman Turkish

Değişmez hâle gelmek. * Sabit ve sakin olmak. * Ne az ne çok olan tam ölçü. Ölçülülük. * Gitmeyip kalmak. * Oturaklı yer. Sâkin olacak yer. * Anlaşılan ve sabit hâle gelen son karar sözü. * Mahkemece verilen son söz ve neticeye bağlama. * Dolanmak. * Ayakları kısa ve çirkin yüzlü bir cins koyun

KARAR : Ottoman Turkish

hüküm, çare, düzenlilik, ölçülülük, tahmin

KARAR-I KAT'Î : Ottoman Turkish

Dâvâyı neticelendiren kesin karar

KARAR-I SERİ : Ottoman Turkish

Acele karar, seri karar

KARARDÂDE : Ottoman Turkish

f. Durgun hâle gelmiş. * İstikrar bulmuş. Kararlaşmış. Karar verilmiş

KARARDÂDE : Ottoman Turkish

düzelmiş

KARARET : Ottoman Turkish

Kısa ayaklı ve çirkin yüzlü bir cins koyun. * Düz yuvarlak yer

KARARGİR : Ottoman Turkish

f. Karara bağlanmış. Kararı verilmiş

KARARGÂH : Ottoman Turkish

f. Karar verilen yer. Karar yeri. * Askerî birlikte kurmay heyetinin toplandığı yer. Merkez

KARARGÂH : Ottoman Turkish

karar yeri, askeriyede kurmayların yeri

KARARİT : Ottoman Turkish

(Kırat. C.) Kuyumcu tartıları. Kıratlar

KARARNAME : Ottoman Turkish

f. Bakanlar Kurulu'ndan çıkan resmî emirler. * Verilen karârı bildiren yazı

KARARNÂME : Ottoman Turkish

kararların yazısı

KARARYAB : Ottoman Turkish

f. Karar bulan. * Bir yerde oturup dinlenen

KARATİS : Ottoman Turkish

(Kırtâs. C.) Kâğıtlar, sahifeler. Kâğıt tabakaları

KARAVANA : Ottoman Turkish

Bakırdan yayvan yemek kabı. * Kışla, okul, hastahane gibi müesseselerde tevzi edilecek yemeği içine koydukları kap. * İnce ve yassı elmas. * Atışta hedefe vuramama

KARAVANA : Ottoman Turkish

üyük yemek kabı

KARAVOL : Ottoman Turkish

f. Karakol

KARAŞİME : Ottoman Turkish

Maymunların gece çıkıp yattığı bir ağaç

KARAŞİNA : Ottoman Turkish

iş bilir

KARBON : Ottoman Turkish

Lât. Basit olup kömürleşmiş hâlde bulunan bir temel unsur. Kömür. Billurlaşmış halde kömürleşmiş cisim