Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KASAM : Ottoman Turkish

Şiddetli sıcaklık. * Güzellik

KASAME : Ottoman Turkish

(Kasem. den) Katili bilinmeyen kimsenin bulunduğu, şüphelenildiği mıntıka halkından elli kişiye yemin ettirme

KASAR : Ottoman Turkish

Üşenme, tembellik etme. * Güç ve kuvvetin son sınırı. * Boğazı tutup nefes aldırmayan bir zahmet

KASARA : Ottoman Turkish

(C: Kasr-Kasarât) Boyun kökü. * Yoğun ağaç. * Gemilerin baş ve arka taraflarında güverteden daha yüksek yapılan güverte

KASARET : Ottoman Turkish

Kısalık. Kısa olma

KASAS : Ottoman Turkish

Arslan

KASAS : Ottoman Turkish

kıssalar, hikâyeler

KASAS SURESİ : Ottoman Turkish

Kur'an-ı Kerim'in
Suresidir. Mekkîdir. (Kısas da denir.)

KASAT : Ottoman Turkish

Davarın arka ayaklarının dik ve doğru olması

KASATURA : Ottoman Turkish

Askerlerin, bellerine bağlayıp taşıdıkları ve süngü gibi kullandıkları düz ve kısa kılıç

KASAVET : Ottoman Turkish

Kalb katılığı, gaflet. * Kaygı, tasa, üzüntü, keder. (Bak: Kasvet)

KASAVİSE : Ottoman Turkish

(Kıssis. C.) Papazlar, ruhbânlar, keşişler

KASB : Ottoman Turkish

Kat'etmek, kesmek

KASBA : Ottoman Turkish

Kamış. Kamışlık

KASD : Ottoman Turkish

Bir işi bile bile yapmak. * İsteyerek. Niyet ederek. * Niyet. Tasavvur. * İstikamet. Yolu doğru olmak

KASD : Ottoman Turkish

niyet, istek

KASDEN : Ottoman Turkish

Bile bile, isteyerek

KASDEN : Ottoman Turkish

niyet ederek

KASDÎ : Ottoman Turkish

İstiyerek, kastederek, niyetle ve bile bile yapılan

KASDÎ : Ottoman Turkish

kasıtlı olarak, kasıtla ilgili

KASED : Ottoman Turkish

şahyar dedikleri nesne

KASEM : Ottoman Turkish

Yemin. Ahdetme

KASEM : Ottoman Turkish

yemin

KASEMÂT : Ottoman Turkish

Ahdler, yeminler

KASEMÂT : Ottoman Turkish

yeminler