Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
KASEMÂT-I KUR'ANİYE : Ottoman Turkish

Kur'andaki ahitler, yeminler

KASES : Ottoman Turkish

Hidayet edici delil

KASF : Ottoman Turkish

Kırmak. * Oyun, eğlence. * Devenin diş gıcırdatması

KASFE : Ottoman Turkish

(C.: Kasf-Kasefât) Deve sesi. * Merdiven ayağı. * Bir parça kum yığını

KASH : Ottoman Turkish

Kuruluk, katılık

KASHAB : Ottoman Turkish

Kalın, yoğun, büyük

KASİ' : Ottoman Turkish

Yaramaz huylu, yaşlı ve boyu kısa olan kimse

KASİB : Ottoman Turkish

(C.: Kasâyib) Kadınların yüzleri üstüne bıraktıkları kıvırcık saç. Kâkül

KASİD : Ottoman Turkish

Kaside

KASİD : Ottoman Turkish

kesat olan, sürümü olmayan

KASİDE : Ottoman Turkish

(C.: Kasâid) Onbeş beyitten az olmamak üzere, her beyit kafiyeli olarak, büyük kimseleri veya herhangi bir şeyi medh ü senâ eden, öven manzume şekli. Büyük zatları ve daha çok Cenâb-ı Hakk'ı veya Peygamberi (A.S.M.) medheden manzume

KASİDE-GÛ : Ottoman Turkish

f. Kaside yazan, kaside söyliyen

KASİDE-İ BÜRDE : Ottoman Turkish

Hazret-i Peygamber (A.S.M.) önünde meşhur Arab Şâiri Ka'b bin Züheyr'in okuduğu kasidenin adı olup, bu kasideyi Peygamber Aleyhissalâtü vesselâm beğenmiş, mükâfat ve iltifat eseri olarak da kendi hırkasını ona giydirdiğinden bu isimle meşhur olmuştur

KASİDE-İ ERCUZE : Ottoman Turkish

"(Ürcuze) Hz. İmam-ı Ali (R.A.) tarafından bahr-ı recez vezni üzere yazılan ve istikbalden haber veren meşhur kasidenin adı.(Mecmuat-ül Ahzab'ın
sahifesinden
sahifesine kadar o Ercuzedir. O Ercuzenin mevzuu ve içindeki maksad-ı aslî; İsmi A'zamı tazammun eden altı ismin ehemmiyetini beyan etmek, hem o münâsebetle istikbaldeki bir kısım umur-u gaybiyeye ve te'sis-i İslâmiyette bir kısım mücâhedâtını işâret etmektir. Evet, Hz. İmâm Üstâdı olan Habibullah'dan (A.S.M.) aldığı dersin bir kısmını işarî bir surette zikrediyor... L.)"

KASİDE-PERDAZ : Ottoman Turkish

f. Kaside yazan, kaside düzenliyen

KASİDE-SERÂ : Ottoman Turkish

f. Kaside söyliyen, kaside yazan

KASİR : Ottoman Turkish

kısa

KASİRE : Ottoman Turkish

Evinde hapsedilip dışarı çıkartılmayan kadın

KASİRÜNNAZAR : Ottoman Turkish

nazarı kısa

KASİS : Ottoman Turkish

Fr. Bir yolu, bir tarafından diğer tarafına kadar kesen su arkı

KASİSA : Ottoman Turkish

(C.: Kasis) Devecilerin, azıklarını ve elbiselerini yüklettikleri deve. * Bir ot

KASİYY : Ottoman Turkish

Uzak, baid. Irak

KASİYY (KISİYY) : Ottoman Turkish

Soğuk gece. * Kas adı verilen mahâlde yapılan ibrişimli bir elbise

KASKAS : Ottoman Turkish

Açlık. * Sür'at yapan, hızla giden. * Yol gösterici. * Devenin yediği bir ot

KASKASE : Ottoman Turkish

"Yol göstermek. * Köpeği ""kuçu kuçu"" diye çağırmak."