Multilingual Turkish Dictionary

Ottoman Turkish

Ottoman Turkish
ASRISAADET : Ottoman Turkish

Peygamberimizin yaşadığı saadetli zaman

ASS : Ottoman Turkish

Her nesnenin aslı, her şeyin esası

ASSALE : Ottoman Turkish

Arı, bal arısı. * Arı kovanı, kovan. * Petek, bal peteği

ASSUBAY : Ottoman Turkish

Ask: Çavuş, üst çavuş ve başçavuş diye rütbeleri olan, ücret alan ve resmi elbise giyen askerdir

ASSÂB : Ottoman Turkish

İplikçi

ASSÂL : Ottoman Turkish

Kovandan bal çıkaran, bal satan, balcı

AST : Ottoman Turkish

Alt. * Birinin emri altında olan kimse, mâdun. * Askerlikte rütbe veya kıdemce küçük olan asker

ASTAN : Ottoman Turkish

f. Eşik, atebe. * Dergâh, tekye

ASTANE : Ottoman Turkish

f. Eşik, atebe. * Paytaht. * Mânevi büyüklerin kabri. * Büyük tekke. * Merkez. (Osmanlı İmparatorluğunun merkezi olması münasebetiyle İstanbul manasına da gelir.)

ASTAR : Ottoman Turkish

(Satr. C.) Yazı satırları

ASTİN : Ottoman Turkish

f. Esvap kolu, yen

ASTİN-BERÇİDE : Ottoman Turkish

f. Hazırlanan veya hazırlanmış (adam)

ASTİN-EFŞAN : Ottoman Turkish

f. Yen silken. * Mc: Vazgeçen

ASTİN-MALİDE : Ottoman Turkish

f. Hazırlanmış, hazırlanan (adam)

ASTİNE : Ottoman Turkish

f. Yumurta

ASTRONOM : Ottoman Turkish

yun. Kozmoğrafya âlimi, felekiyat ile uğraşan, gök cisimleri hakkında bilgi edinmeye çalışan

ASTRONOMİ : Ottoman Turkish

"yun. Kozmoğrafya. Gök ilmi. Felekiyat.Astronomi ilmi dünyanın birgün hareketinin duracağını; coğrafya, karaların alçalarak dünyanın sularla kaplanacağını, iklimin değişerek canlılar için yaşanmaz hâle geleceğini; fizik, güneşin birgün söneceğini, kâinattaki enerjinin artık kullanılamaz, işe yaramaz hâle geleceğini, kâinatın öleceğini açıklamaktadır. İnsanların yaşanmaz hâle gelecek dünya ve güneş sisteminden başka sistemlere göç edeceklerini hayâl etsek bile, kâinatın genel çöküşü karşısında kaçacak yer bulamıyacaklardır. Sonunda kıyamet kopması muhakkaktır ve Allah'ın vaadi olan âhiret, şüphesiz gelecektir."

ASTRONOMİ : Ottoman Turkish

gökteki cisimleri inceleyen ilim

ASTRONOT : Ottoman Turkish

"yun. Feza yolculuğu yapan vasıtaları kullanan kişi. (Amerikada ve batıda astronot; Rusyada ve komünist ülkelerde kozmonot tâbiri kullanılmaktadır.)"

ASTÂNE-İ SAÂDET : Ottoman Turkish

Saadet eşiği. Sultan sarayı, İstanbul

ASUF : Ottoman Turkish

(Asf. dan) Çok zulüm eden. Çok zâlim

ASUL : Ottoman Turkish

Gururlu, mütekebbir, zâlim kimse

ASUM : Ottoman Turkish

Obur, açgözlü, arsız

ASUMAN : Ottoman Turkish

f. Gökyüzü. Semâ. * Felek

ASUMANÎ : Ottoman Turkish

Beşerî olmayan. Semavî olan. Göğe âit ve müteallik