Ottoman Turkish
ASIRDÎDE : Ottoman Turkish
asır görmüş, çağ yaşamış
AT'ATA : Ottoman Turkish
Birbiri ardınca çağırmak. * Kavga etmek
AT'İME : Ottoman Turkish
(Bak: Et'ime)
ATA : Ottoman Turkish
Verme. Bağışlama. Bahşiş. Lütuf. İhsan
ATA ENDER ATA : Ottoman Turkish
Lütuf içinde lütuf, ihsan üzerine ihsan
ATA-BAHŞ : Ottoman Turkish
f. Bahşiş veren
ATAB : Ottoman Turkish
Mahvolma, ölme
ATABEY : Ottoman Turkish
(Atabek) Selçuklular devrinde şehzadelere mürebbilik eden şahıs, lala
ATAD : Ottoman Turkish
İşe yarayan âletlerin takımı. * Büyük kadeh. * Hazırlık
ATAİM : Ottoman Turkish
(Atime. C.) Ocaklar
ATAK(AT) : Ottoman Turkish
Azad, izin
ATAL : Ottoman Turkish
(C. A'tâl) Vücudun örtüsüz yeri, bilhassa ense. * Bir kişinin güzelliği. * Vücudun tamamı. * Boyuna asılan gerdanlığı kaybetmek
ATALET : Ottoman Turkish
(Utlet) Boş durma. Tembellik. İşsizlik. Hurma salkımı.(En bedbaht, en muztarib, en sıkıntılı işsiz adamdır. Zirâ, atâlet, ademin birâderzâdesidir. Sa'y, vücudun hayatı ve hayatın yakazasıdır. M.)
ATALET KANUNU : Ottoman Turkish
"Fiz: Duran bir cisim, bir kuvvetin etkisi olmadan hareket edemez; ve hareket hâlindeki bir cisim, bir kuvvetin etkisi olmadan hızını ve yönünü değiştiremez."
ATAM : Ottoman Turkish
(Utum. C.) Yüksek binalar, köşkler, hisarlar
ATAN : Ottoman Turkish
(C.: Atân) Kovası el ile çekilen kuyu. * Kuyunun ve havuzun etrafında deve çekip duracak yer. * Su kenarı. * Kokmak. * Dibâgat etmek
ATANİB : Ottoman Turkish
(İtnâbe. C.) Kısa ipler. * Uzun ipler. Sicimler. * Sâyebanlar
ATARAKSİYA : Ottoman Turkish
yun. Tesirlere (etkilere) karşılık göstermeme, durgunluk hâli. * (Fels.) Ruhun sükunete ulaşması, arzu ve ihtiraslardan uzak kalma. Eski çağ felsefesi, hayatın gayesi, saadet olarak duygusuzluk halini gösteriyordu. İnsan arzuları sonsuz, düşmanları sonsuzdur, (mikroptan kuyruklu yıldıza kadar) ama iktidarı hiç denecek kadar az, zayıf bir mahluktur. Allah'ı tanımaz ve Onun kudretine dayanmazsa işte böyle saçmalıklara düşer. Devekuşu gibi başını kuma sokmakla kurtulacağını umar. Kurtuluş ise ancak İslâm'da ve Allah'a imandadır
ATARDAMAR : Ottoman Turkish
Tıb: Kanın, kalbden vücudun her tarafına (akciğerlere de) gitmesine yarayan damar. Şiryan
ATAVİL : Ottoman Turkish
(Atvel. C.) Seçkin kimseler. * Uzun boylular
ATAYA : Ottoman Turkish
(Atiyye. C.) Bahşişler. İhsanlar. Lütuflar
ATAYA-YI SENİYYE : Ottoman Turkish
Padişahın hediye ve ihsanları
ATAYIB : Ottoman Turkish
(Atyeb. C.) En iyiler. Çok hoş olanlar
ATAŞ : Ottoman Turkish
Susama. Hararet
ATAŞA : Ottoman Turkish
(Atşân. C.) Susamış olanlar, susuzlar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani