Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

OLAĞANÜSTÜ MANZARA : Turkish English

n. spectacular

OLAĞANÜSTÜ OLMAK : Turkish English

eat the band

OLAĞANÜSTÜ ÇABA : Turkish English

n. spurt

OLAĞANÜSTÜ ÇABA GÖSTERMEK : Turkish English

v. spurt

OLAĞANÜSTÜ ŞEY : Turkish English

n. phenomenon, corker, humdinger, Lulu, marvel, prodigy, ripsnorter

OLAĞANÜSTÜLÜK : Turkish English

n. hugeness

OLDU : Turkish English

interj. o.k., O.K., okay, agreed, done, deal

OLDU OLACAK : Turkish English

interj. that was close

OLDUBİTTİ : Turkish English

n. fait accompli

OLDUKÇA : Turkish English

adv. pretty, quite, rather, fairly, well, somewhat, a bit of a, well enough, good, a whale of, a good many, reasonably, spanking, substantially, such, whopping

OLDUKÇA BÜYÜK : Turkish English

adj. quite big, pretty big, goodish, awful, liberal, sizable, sizeable

OLDUKÇA BÜYÜK MİKTAR : Turkish English

n. an awful lot

OLDUKÇA FARKLI : Turkish English

adv. a long way off

OLDUKÇA GENÇ : Turkish English

adj. youngish

OLDUKÇA GEÇ : Turkish English

adj. latish

OLDUKÇA İYİ : Turkish English

adv. fairly well

OLDUKÇA KÖTÜ : Turkish English

adj. baddish

OLDUKÇA KISA : Turkish English

adj. shortish

OLDUKÇA SOĞUK : Turkish English

adj. rather cold

OLDUKÇA UZAK : Turkish English

adv. a good distance off

OLDUKÇA YAVAŞ : Turkish English

adv. stepwise

OLDUKÇA ZAYIF : Turkish English

adj. faintish

OLDUKÇA ÇOK : Turkish English

adj. a great deal

OLDUM OLASI : Turkish English

adv. time out of mind

OLDUĞU GİBİ : Turkish English

adv. neck and crop