Multilingual Turkish Dictionary Turkish English

OYUNCULUK : Turkish English

n. playfulness, acting, histrionics

OYUNCULUĞA AİT : Turkish English

adj. histrionic

OYUNCUNUN FISILDAYARAK KONUŞMASI : Turkish English

n. stage whisper

OYUNDA HATA (TENİS) : Turkish English

n. foot fault

OYUNDA HİLE YAPMAK : Turkish English

v. sharp

OYUNDA ROL ALANLAR : Turkish English

n. dramatis personae

OYUNDA TEKRARLANAN ŞARKI : Turkish English

n. theme song

OYUNDA YERDE TOPLANAN KÂĞITLAR : Turkish English

n. trick

OYUNDAKİ KARAKTER : Turkish English

n. dramatis personae

OYUNDAKİ OLAYLARI ARADA AÇIKLAYAN KİŞİ : Turkish English

n. chorus

OYUNDAKİ ŞARKICI VE DANS GRUBU : Turkish English

n. chorus

OYUNDAN ATMAK : Turkish English

v. send off

OYUNDAN ÇIKARMAK : Turkish English

v. order off, send off

OYUNDAN ÇIKMAK : Turkish English

v. cut out

OYUNEVİ : Turkish English

n. theater, arena, playhouse

OYUNLAŞTIRMA : Turkish English

n. dramatization

OYUNU BAŞLATMAK : Turkish English

v. kick off

OYUNU BİTİRMEK : Turkish English

v. draw the stumps

OYUNU KURALLARINA GÖRE OYNAMAK : Turkish English

v. play fair

OYUNU OYNAYAN (BRİÇ) : Turkish English

n. declarer

OYUNU YÖNETEN KİMSE : Turkish English

n. caller

OYUNU YÖNETEN OYUNCU : Turkish English

n. quarterback

OYUNUNA GELMEMEK : Turkish English

e up to smb.'s tricks

OYUĞA KOYMAK : Turkish English

v. niche

OZAN : Turkish English

n. minstrel, poet, wandering minstrel, bard, glee, gleeman, scald, skald