Multilingual Turkish Dictionary

Turkish English

Turkish English
ÇOK YAKIN : Turkish English

adv. close by, hard by, well nigh, at close quarters

ÇOK YAKIN GEÇEN : Turkish English

adj. point blank

ÇOK YAKIN GİTMEK : Turkish English

v. tailgate

ÇOK YAKINDAN : Turkish English

adv. point blank

ÇOK YAKIŞIKLI GENÇ : Turkish English

n. Apollo

ÇOK YANLI : Turkish English

adj. multilateral

ÇOK YAVAŞ : Turkish English

adj. pianissimo

ÇOK YAVAŞ OLARAK : Turkish English

adv. pianissimo

ÇOK YAZIK : Turkish English

interj. it's a pity, it's a great pity

ÇOK YAĞLI : Turkish English

adj. oily

ÇOK YAĞLI (SABUN) : Turkish English

adj. superfatted

ÇOK YAĞMURLU OLMA : Turkish English

n. raininess

ÇOK YAŞA : Turkish English

interj. bless you!, God bless you, viva

ÇOK YAŞLI ADAM : Turkish English

n. Methuselah

ÇOK YAŞLI KİMSE : Turkish English

n. antiquity, antediluvian

ÇOK YEMEK : Turkish English

v. overeat, load

ÇOK YEMEK YEMEK : Turkish English

v. eat

ÇOK YETENEKLİ : Turkish English

adj. highly gifted, a wonder of skill, all around, all-round

ÇOK YETENEKLİ GENÇ : Turkish English

n. wonder boy

ÇOK YETENEKLİ KİMSE : Turkish English

n. a wonder of skill

ÇOK YORGUN : Turkish English

adj. beat, dog-tired, knackered

ÇOK YORMAK : Turkish English

v. harass, overtire, tire out, tire to death

ÇOK YÖNLÜ : Turkish English

adj. versatile, well-rounded, sophisticated, all-round, all purpose, ambidextrous

ÇOK YÖNLÜ KİMSE : Turkish English

n. all rounder

ÇOK YÖNLÜLÜK : Turkish English

n. versatility, sophistication