Multilingual Turkish Dictionary

Turkish English

Turkish English
ÇOK YÜKSEK : Turkish English

adj. astronomic, astronomical, sky-high, towering

ÇOK YÜKSEKTE : Turkish English

adv. far up, sky-high

ÇOK YÜKSEĞE : Turkish English

adv. sky-high

ÇOK YÜZLÜ : Turkish English

adj. polyhedral

ÇOK YÜZLÜ CİSİM : Turkish English

n. polyhedron

ÇOK YILLIK BİTKİ : Turkish English

n. perennial

ÇOK ZAMAN : Turkish English

n. heaps of time

ÇOK ZARİF : Turkish English

adj. superfine

ÇOK ZAYIF : Turkish English

adj. skinny

ÇOK ZAYIF KİMSE : Turkish English

n. scrag, skeleton

ÇOK ZAYIF VE UZUN : Turkish English

adj. spindling, spindly

ÇOK ÇABUK : Turkish English

adv. at no time

ÇOK ÇALIŞAN : Turkish English

adj. hardworking, labored, laboured [Brit.], laborious

ÇOK ÇALIŞMA : Turkish English

n. grind, swot

ÇOK ÇALIŞMAK : Turkish English

one up on

ÇOK ÇALIŞMAKTAN BİTKİN DÜŞMÜŞ : Turkish English

adj. overwrought

ÇOK ÇALIŞMAYI GEREKTİREN İŞ : Turkish English

n. plodding

ÇOK ÇALIŞTIRAN İŞYERİ : Turkish English

n. sweatshop

ÇOK ÇALIŞTIRMA SİSTEMİ : Turkish English

n. sweating system

ÇOK ÇALIŞTIRMAK : Turkish English

v. overwork

ÇOK ÇEKİCİ KİMSE : Turkish English

n. knockout

ÇOK ÇEKİP HAYATTA PİŞMEK : Turkish English

go through the mill, pass through the mill

ÇOK ÇEKİŞMELİ : Turkish English

adv. nip and tuck

ÇOK ÇEKME : Turkish English

n. long-suffering

ÇOK ÇEKMEK : Turkish English

v. have suffered a great deal