Multilingual Turkish Dictionary

Turkish English

Turkish English
ÖLÜME : Turkish English

adv. to the death, to death

ÖLÜME AİT : Turkish English

adj. mortuary, macabre

ÖLÜME BAĞLI TASARRUF : Turkish English

n. testamentary disposition

ÖLÜME BAĞLI TASARRUFTA BULUNMA EHLİYETİ : Turkish English

n. disposing capacity

ÖLÜME MAHKUM : Turkish English

adj. doomed

ÖLÜME MAHKUM ETMEK : Turkish English

v. doom to death

ÖLÜMLE : Turkish English

adv. fatally

ÖLÜMLE BİTEN : Turkish English

adj. fatal

ÖLÜMLE BURUN BURUNA : Turkish English

adj. in peril of one's life

ÖLÜMLE İLGİLİ : Turkish English

adj. macabre

ÖLÜMLE SONUÇLANAN KAZA : Turkish English

n. fatality

ÖLÜMLE YÜZ YÜZE GELMEK : Turkish English

face death

ÖLÜMLÜ : Turkish English

adj. mortal

ÖLÜMLÜ : Turkish English

n. mortal

ÖLÜMLÜLÜK : Turkish English

n. mortality, annihilation

ÖLÜMSÜZ : Turkish English

adj. immortal, eternal, deathless, undying, everlasting, endless, imperishable

ÖLÜMSÜZ VARLIK : Turkish English

n. immortal

ÖLÜMSÜZLEŞME : Turkish English

n. immortalization

ÖLÜMSÜZLEŞTİRMEK : Turkish English

v. immortalize

ÖLÜMSÜZLEŞTİRMEMEK : Turkish English

v. (neg. form of ölümsüzleþtirmek) immortalize

ÖLÜMSÜZLÜK : Turkish English

n. eternity, immortality, athanasia

ÖLÜMSÜZLÜK YEMEĞİ : Turkish English

n. ambrosia

ÖLÜMÜ CESARETLE KARŞILAMAK : Turkish English

face death

ÖLÜMÜ YAKIN : Turkish English

on one's last legs

ÖLÜMÜ YAKIN OLMAK : Turkish English

e on one's last legs