Turkish English
Turkish English
ÖLÜMÜN EŞİĞİNDE : Turkish English
at death's door
ÖLÜMÜN EŞİĞİNDE OLAN : Turkish English
adj. fey
ÖLÜMÜN PENÇESİ : Turkish English
n. jaws of death
ÖLÜMÜN PENÇESİNDEN KURTULMAK : Turkish English
n. escape from the jaws of death
ÖLÜMÜNDEN SONRA YAYINLANAN : Turkish English
adj. posthumous
ÖLÜMÜNE : Turkish English
adj. deadly
ÖLÜMÜNE : Turkish English
adv. to the death, to death
ÖLÜMÜNE YOL AÇMAK : Turkish English
v. carry off
ÖLÜNCEYE KADAR : Turkish English
to the bitter end
ÖLÜNÜN BAŞINDA BEKLEMEK : Turkish English
v. wake
ÖLÜNÜN GÖZÜNDEKİ DONUKLUK : Turkish English
n. film
ÖLÜNÜN KEMİKLERİ : Turkish English
n. remains
ÖLÜNÜN KÜLLERİ : Turkish English
n. ashes
ÖLÜNÜN KÜLLERİNİN KOYULDUĞU KAP : Turkish English
n. cinerary urn
ÖLÜNÜN KÜLLERİNİN SAKLANDIĞI KAP : Turkish English
n. funeral urn
ÖLÜNÜN KÜLLERİNİN SAKLANDIĞI YER : Turkish English
n. cinerarium
ÖLÜNÜN RUHUNA OKUNAN DUA ÜCRETİ : Turkish English
n. chantry
ÖLÜP GİTMİŞ : Turkish English
dead and gone
ÖLÜRÜM DE YALAN SÖYLEMEM : Turkish English
I would die before I lied
ÖLÜYÜ BEKLEME : Turkish English
n. wake
ÖLÜYÜ BİLE GÜLDÜRÜR : Turkish English
it's enough to make a cat laugh
ÖMÜR : Turkish English
n. life, existence, lifetime, time of life, life span, vita, race, service life
ÖMÜR BOYU : Turkish English
adv. for life, during good behavior, for perpetuity, to perpetuity, in perpetuity
ÖMÜR BOYU ASKERLİK YAPAN KİMSE : Turkish English
n. lifer
ÖMÜR BOYU GELİR : Turkish English
n. perpetuity
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani