Multilingual Turkish Dictionary

Turkish English

Turkish English
ÜSTTEKİ : Turkish English

adj. superior, upper

ÜSTTEN : Turkish English

adv. overhead

ÜSTYAPI : Turkish English

n. superstructure

ÜSTYAPI ÇALIŞMASI : Turkish English

n. superstructure work

ÜSTÂD : Turkish English

n. adept, expert, maestro, master

ÜSTÂT : Turkish English

n. old hand, past master, topflighter, topnotcher, virtuoso

ÜSTÜ : Turkish English

n. change

ÜSTÜ AÇIK ARABA : Turkish English

n. drophead, roadster

ÜSTÜ AÇILABİLEN ARABA : Turkish English

n. convertible

ÜSTÜ AÇILABİLEN SPOR ARABA : Turkish English

n. drophead coupe

ÜSTÜ AÇILABİLİR : Turkish English

adj. convertible

ÜSTÜ AÇILABİLİR ARABA : Turkish English

n. cabriolet

ÜSTÜ BAŞI DÖKÜLEN : Turkish English

adj. out at elbows, tattered

ÜSTÜ BAŞI DÖKÜLEN KADIN : Turkish English

n. dowdy

ÜSTÜ BAŞI DÖKÜLEN KİMSE : Turkish English

n. scarecrow

ÜSTÜ BAŞI PERİŞAN : Turkish English

adj. in rags

ÜSTÜ DAR ALTI GENİŞ ELBİSE : Turkish English

n. dirndl

ÜSTÜ KALSIN : Turkish English

interj. keep the change

ÜSTÜ KALSIN LÜTFEN : Turkish English

keep the change please

ÜSTÜ KAPALI : Turkish English

adv. by implication, sous entendu

ÜSTÜ KAPALI BALKON : Turkish English

n. piazza

ÜSTÜ KAPALI KONUŞMAK : Turkish English

v. riddle

ÜSTÜ KAPALI OLARAK : Turkish English

adv. implicitly, insinuatingly

ÜSTÜ KAPALI SÖYLEMEK : Turkish English

v. allude, hint, intimate

ÜSTÜ KAPALI SÖYLENEN ŞEY : Turkish English

n. sous entendu