Multilingual Turkish Dictionary

Turkish French

Turkish French
YÜZLEŞMEK : Turkish French

se confronter

YÜZLEŞTİRME : Turkish French

confrontation [la]

YÜZLEŞTİRMEK : Turkish French

confronter

YÜZLÜK : Turkish French

centaine [la]

YÜZME : Turkish French

nage [la], flottement [le], natation [la]

YÜZME HAVUZU : Turkish French

piscine [la]

YÜZME ÖĞRETMENİ : Turkish French

maître-nageur [le]

YÜZMEK : Turkish French

"nager; flotter; (deri) dépouiller"

YÜZNUMARA : Turkish French

lavabos, lieux d'aisances

YÜZSÜZ : Turkish French

éhonté/e, culotté/e, déluré/e, effronté/e

YÜZSÜZCE : Turkish French

effrontément

YÜZSÜZLÜK : Turkish French

impudence [la], culot [le], effronterie [la]

YÜZYIL : Turkish French

siècle [le]

YÜZYILLIK : Turkish French

séculaire

YÜZÖLÇÜMÜ : Turkish French

superficie [la], mesure de superficie

YÜZÜ GÜLMEK : Turkish French

se dérider

YÜZÜ KIZARMAK : Turkish French

avoir honte de qch, être rouge de honte

YÜZÜ RENKTEN RENGE GİRMEK : Turkish French

changer de visage

YÜZÜCÜ : Turkish French

nageur/euse [le][la]

YÜZÜK : Turkish French

ague [la], anneau [le]

YÜZÜK KUTUSU : Turkish French

aguier [le]

YÜZÜK PARMAĞI : Turkish French

annulaire [le]

YÜZÜK TAKMAK : Turkish French

aguer

YÜZÜK TAŞI : Turkish French

chaton [le]

YÜZÜKOYUN : Turkish French

à plat ventre