Turkish Risale
NASSİYE : Turkish Risale
(yun: Dogmatizm) Fls: Bir görüşün doğruluğuna peşin olarak inanan ve bu inanışlarını tenkide tabi tutmayanların düşünüş tarzı. Son heceleri
. izm ile biten görüşler, taraftarlarınca peşin olarak kabul edildiklerinden birer dogmatik görüş örneğidir. Meselâ; komünizm, materyalizm, darvinizim, birer dogmatizm mâhiyetindedirler. İslâmda zorlama yoktur, inanç için bilgi ve tefekkür esastır. Hakiki düşünce hürriyeti İslâmda vardır. İslâm dışında
..izmle biten görüşler önderlerini tartışılmaz otorite olarak kabul eder ve karşı görüşte olanlara her türlü baskı ve zulmü reva görürler
NAST : Turkish Risale
Sükut. Konuşurken dinlemek için susmak
NASUH : Turkish Risale
Hâlis. Temiz. Kesin, kat'i. * Çok nasihat eden
NASUHÎ : Turkish Risale
(Nasuhiyye) Bozulmaz şekilde tövbe eden
NASUR : Turkish Risale
Göz pınarında, mak'at havâlisinde ve diş etlerinde olur bir hastalık
NASUS : Turkish Risale
(Bak: Nass)
NASUT : Turkish Risale
İnsanlık. İnsanlar ve onlarla alâkalı şeyler
NASUTÎ : Turkish Risale
Dünya ile ilgili, insanlığa ait, insanlıkla ilgili
NASUTİYÂN : Turkish Risale
İnsanlar
NASYE : Turkish Risale
Her nesnenin iyisi
NASİ : Turkish Risale
Unutan, nisyan eden
NASİB : Turkish Risale
Nasbeden, bir şeyi bir şeye diken. * Gr: Harfi (e) diye üstün okutan
NASİBDAR : Turkish Risale
f. Nasibi olan. Hissedar
NASİBDAŞ : Turkish Risale
f. Hissede beraber, nasipte eş olan
NASİBE : Turkish Risale
(C.: Nesâib) Yollara dikilen işaret taşı. Bir yere dikilen taş
NASİC : Turkish Risale
(Nesc. den) Dokuyan, nesceden. * Düzenleyen, tertib eden, sıralayan
NASİF : Turkish Risale
Baş örtüsü
NASİH : Turkish Risale
(Nesh. den) Battal eden, hükümsüz bırakan. * Kitabın kopyasını çıkaran
NASİHAT : Turkish Risale
İbret verici ders, tavsiye, ihtar, öğüt
NASİHAT-NÂPEZİR : Turkish Risale
f. Nasihat dinlemez, öğüt tutmaz
NASİHAT-ÂMİZ : Turkish Risale
f. İçinden öğüt alınacak söz
NASİHATGER : Turkish Risale
f. Nasihat eden, öğüt veren
NASİHATKÂR : Turkish Risale
f. Nasihat eden, öğüt veren
NASİHATPEZİR : Turkish Risale
f. Nasihat tutar, öğüt tutar, öğüt dinler
NASİHÂNE : Turkish Risale
f. Öğüt vererek, nasihat ederek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani