Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
NECDET : Turkish Risale

Yiğitlik, şecaat, kahramanlık. * Harp ve kıtal. *Yeis, korku

NECEB : Turkish Risale

Ağaç kabuğu

NECEF : Turkish Risale

(Necefe)
(C: Nicâf-Encâf) Üzerine su çıkmayan yer. Tümsek yer, yüksek, tepe, sırt. * Irakta bir şehrin adı

NECEFE : Turkish Risale

Büyük askı kandil

NECEL : Turkish Risale

Büyük gözlülük. İri gözü olmak

NECER : Turkish Risale

Koyun ve devenin suyu içip kanmaması

NECES : Turkish Risale

Murdarlık, pislik, necâset

NECEŞ : Turkish Risale

Değeri artırmak için almak. * Bir kumaşın pahasını artırmak. * Dağılmış şeyleri bir yere toplamak. * Örtmek, setretmek

NECH : Turkish Risale

Men' ve reddetmek

NECL : Turkish Risale

(C: Encâl) Oğul, evlât, çocuk. * Kuşak, nesil, sülâle. * Atmak. * Ayak ucuyla vurmak. * İstihrac etmek, meydana çıkarmak. * Yerden çıkan su

NECL-İ NECİB : Turkish Risale

Soyu temiz çocuk

NECM : Turkish Risale

(Necim) Yıldız, ahter, kevkeb. Ülker yıldızına da denir. Ülker, onbir yıldızdır. Altısı görünür, gözü kuvvetli olan yedinciyi de görebilir. (Peygamberimiz (A.S.M.) hepsini de görür idi.) * Belirli olan vakit. (Araplar, vakti yıldızlarla tahdit ederlerdi) * Kabak ve hıyar gibi yayvan nebat.* Belirli vakitte yapılan vazife. * Kur'an-ı Kerim. * Ceste ceste, kısım kısım oluş. * Kur'an-ı Kerim'in her defa inzal edildiği kısım. * Huk: Bir borcun taksitlerini ödemek için hulül eden muayyen borç

NECM SURESİ : Turkish Risale

Kur'an-ı Kerim'in
Suresidir. Vennecmi Suresi de denir. Mekkîdir

NECM Ü HİLÂL : Turkish Risale

Yıldız ve ay

NECM-ÜD DİN : Turkish Risale

(Bizde daha çok Necmeddin şeklinde telâffuz olunur) Dinin necmi, yıldızı meâlindedir

NECM-İ DIRAHŞAN : Turkish Risale

Parlayan yıldız

NECM-İ SÂKIB : Turkish Risale

Karanlığı delerek geçen parlak yıldız

NECMEDDİN : Turkish Risale

(Bak: Necm-üd din)

NECMEDDİN-İ KÜBRA : Turkish Risale

(Mi:
618) İran Mutasavvıflarının en mühim şahsiyetlerindendir. Kübreviyye veya Zehebiyye ismi ile anılan tarikatın kurucusu sayılır. İsmi: Ahmed bin Ömer Eb-ul Cenab Necmeddin Kübra el-Hivakî el-Harzemî.Münazara ve mübaheseyi çok sevdiği ve her münazarada hasımlarını yendiği için kendisine "Ettâmmet-ül Kübra" lâkabı verilmiş, sonradan sadece "Kübra" denilmiştir. Moğolların Harzem'i istilâsında şehri terk etmeyerek, onlara karşı kahramanca çarpışarak şehid düşmüştür. (K.S.)

NECMÎ : Turkish Risale

Yıldıza dair, yıldızlarla alâkalı

NECNECE : Turkish Risale

Geriye döndürmek. * Engel olmak, men'etmek. Bir nesneyi aşağı getirmek. * Zayıf etmek, zayıflatmak

NECR : Turkish Risale

Ağaç yonmak. * Şiddetli sevk. * Asıl. * Renk. * Halâs, kurtuluş

NECRAN : Turkish Risale

Susuz. * Kapı ökçesi. ("süve" denir). * Yemen diyarında bir yerin adı

NECS : Turkish Risale

(Neces) Pis ve murdar olan, habes. şer'an pis olup gözle görülen şey

NECV : Turkish Risale

(C: Nicâ) Yüzmek. * İki kişi arasında olan sır. * Karından çıkan necis