Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
NEŞAK : Turkish Risale

Burna su ve sâire çekme. Burunla çekme

NEŞAME : Turkish Risale

Yüksek beyaz bulut

NEŞASA : Turkish Risale

Beyaz yüksek bulut

NEŞASTEC : Turkish Risale

Nişasta

NEŞAT : Turkish Risale

Sevin. Şen şâd ve hoşdil olmak. Sürur, keyf. * Bir iş işlemek. Çalışmak

NEŞAT-BAHŞ : Turkish Risale

f. Sevinç ve neşe bağışlayan

NEŞAT-EFZA : Turkish Risale

f. Neşe ve sevinç artıran

NEŞAT-ÂVER : Turkish Risale

f. Sevinç ve sürur getiren

NEŞAİD : Turkish Risale

(Neşide. C.) Meşhur kaside ve beyitler, mısralar

NEŞB : Turkish Risale

(İğne ve diken) batma, girme

NEŞC (NEŞİC) : Turkish Risale

(C.: Enşâc) Sesli sesli ağlamak. * Ses

NEŞD : Turkish Risale

Talep etmek, istemek. * Yüksek yerde düz yer olmak. * Kaybolan şeyi aramak. * Bir şeyi gereği gibi bilmek

NEŞEB : Turkish Risale

Mal, mülk

NEŞEF : Turkish Risale

İçmek. * Sinmek. * İçine girmek, dühul etmek

NEŞEFE : Turkish Risale

(C.: Nüşüf) Ayağın kirini temizlemede kullanılan taş

NEŞER : Turkish Risale

Dağılmış, intişar etmiş, münteşir

NEŞF : Turkish Risale

İçmek, suyu emerek içmek. * Sızmak. Sünger gibi sızmak. * Suyu çekmek

NEŞG : Turkish Risale

Aşk galebe edip haykırıp çağırmak. * Tâlim etmek

NEŞK : Turkish Risale

Burna çekme

NEŞL : Turkish Risale

Taan etmek. * Cezbetmek, kendine çekmek

NEŞM : Turkish Risale

Zerdali ağacı gibi bir ağaç. * Bir çiçek cinsi

NEŞNEŞE : Turkish Risale

Koyun derisini yüzmek. * Zırh sesi. * Su kaynarken ötüp ses çıkmak

NEŞR : Turkish Risale

Neşretmek, yaymak, bir haberi fâşetmek, herkese duyurmak, şâyi kılmak. * Başıboş cemaat. * Bulutlu günde yel esmek. * İzhar etmek. * Katetmek. * Mecnun veya hastaya duâ yazmak veya okumak

NEŞR-İ SUHUF : Turkish Risale

Sahifelerin neşri. * Haşirde, insanların hesab görülmek için dirildiklerinde amel defterlerinin meydana çıkarılıp herkesin amelinin belli oluşu.( $ kelimesiyle ifade eder ki: Haşirde herkesin bütün a'mâli bir sahife içinde yazılı olarak neşrediliyor. Şu mes'ele kendi kendine çok acib olduğundan akıl ona yol bulamaz. Fakat, surenin işaret ettiği gibi, haşr-i baharîde başka noktaların nazîresi olduğu gibi, şu neşr-i suhuf naziresi pek zâhirdir. Çünki: Her meyvedar ağaç ve çiçekli bir otun da amelleri var, fiilleri var, vazifeleri var. Esmâ-i İlâhiyyeyi ne şekilde göstererek tesbihat etmiş ise ubudiyetleri var. İşte onun bütün bu amelleri tarih-i hayatlariyle beraber umum çekirdeklerinde, tohumcuklarında yazılıp başka bir baharda, başka bir zeminde çıkar. Gösterdiği şekil ve suret lisaniyle gayet fasih bir surette analarının ve asıllarının a'mâlini zikrettiği gibi dal, budak, yaprak, çiçek ve meyveleriyle sahife-i a'mâlini neşreder. İşte gözümüzün önünde bu Hakimâne, Hafizâne, Müdebbirâne, Mürebbiyâne, Lâtifâne şu işi yapan O'dur ki, der: $Başka noktaları buna kıyas eyle. Kuvvetin varsa istinbat et. S.)

NEŞREN : Turkish Risale

Yayılmak suretiyle, neşir yoluyla. Yazarak, dağıtarak