Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
RİSALE-İ NUR : Turkish Risale

f. Nurun Risalesi. Kur'an'dan alınan âyetlerin tefsiri ile tahkikî iman dersi veren kitap. Büyük mücahid Bediüzzaman Hazretlerinin eserleri.(Risale-i Nur'un vazifesi:... Hayat-ı ebediyeyi mahveden ve hayat-ı dünyeviyeyi de dehşetli bir zehire çeviren küfr-ü mutlaka karşı, imanî olan hakikatlarla, gayet kat'i ve en mütemerrid zındık feylesofları dahi imana getiren kuvvetli bürhanlarla Kur'ana hizmet etmektir. Ş.)

RİSALET : Turkish Risale

Birisini bir vazife ile bir yere göndermek. * Peygamberlik. Büyük kitapla gelen peygamberlik. * Elçilik

RİSALET-PENAH : Turkish Risale

Risaletin kendine istinad ettiği Hazret-i Muhammed (A.S.M.). (Risalet-meab da denir)

RİSALET-ÜN NUR : Turkish Risale

Risale-i Nur tabirinin Arapçası. (Bak: Risale-i Nur)

RİSAR : Turkish Risale

(C.: Ravâsır) Reçel. * Turşu

RİSAİL : Turkish Risale

(Bak: Resail)

RİSDE : Turkish Risale

İnsan cemaatı, insan topluluğu

RİSE : Turkish Risale

Miras yemek

RİSL : Turkish Risale

Vakar, ciddiyet, sekinet. * Sabır

RİSM : Turkish Risale

Kırmak. * Bulaştırmak

RİSMAN : Turkish Risale

f. İp, halat

RİSMAN-BÂZ : Turkish Risale

f. İp oynayan. * Mc: Cambaz

RİTAM : Turkish Risale

(Retime. C.) Bir şeyi hatırlayabilmek için parmağa bağlanan iplikler

RİTL : Turkish Risale

(Retl) Hoş, lâtif, pâkize şey

RİTM : Turkish Risale

(Reythme) Fr. Mısra ve cümlelerdeki ses uygunluğundan gelen iç âhengi. Duygunun ses hâline gelişi. * Müvazeneli ve tenasüblü hareket

RİTMİK : Turkish Risale

Ölçülü, âhenkli

RİTİC : Turkish Risale

Çıkmaz yol. Yasak olan şey. Haram

RİV : Turkish Risale

f. Hile, düzen

RİVA : Turkish Risale

(Reyyân. C.) Suya kanmış olanlar

RİVA' : Turkish Risale

(C.: Erviye) Deve üstünde yük bağlanılan ip

RİVAD : Turkish Risale

Talep etmek, istemek, arzulamak

RİVAK : Turkish Risale

(Bak: Revak)

RİVAYAT : Turkish Risale

(Rivâyet. C.) Rivayetler

RİVAYET : Turkish Risale

Hikâye edilen hâdise veya söz. * Bir hâdisenin başkalarına anlatılması. * Peygamberimiz'den (A.S.M.) işittiklerini veya sahabeden duyduklarını birisinin başkasına anlatması. * Kuyudan halk için su çekmek.(Eğer denilse
Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın her hal ve hareketini kemal-i ihtimam ile Sahabeler muhafaza ederek nakletmişler. Böyle mu'cizat-ı azime, neden on-yirmi tarik ile geliyor? Yüz tarik ile gelmeli idi. Hem neden Hazret-i Enes, Câbir, Ebu Hüreyre'den çok geliyor; Hazret-i Ebu Bekir ve Ömer az rivayet ediyor?Elcevab: Nasılki insan, bir ilâca muhtaç olsa, bir tabibe gider; hendese için mühendise gider, mühendisten nakleder; mes'ele-i şer'iyye, müftüden haber alınır ve hâkezâ.. Öyle de, sahabe içinde, ehadis-i Nebeviyeyi, gelecek asırlara ders vermek için, ulemâ-i sahabeden bir kısım, ona mânen muvazzaf idiler. Bütün kuvvetleriyle ona çalışıyorlardı. Evet Hazret-i Ebu Hüreyre, bütün hayatını, hadisin hıfzına vermiş; Hazret-i Ömer, siyaset âlemiyle ve hilafet-i kübra ile meşgul imiş. Onun için, ehâdisi, ümmete ders vermek için, Ebu Hüreyre ve Enes ve Câbir gibi zatlara itimad edip; ondan, rivayeti az ederdi. Hem mâdem sıddık, saduk, sâdık ve musaddak bir sahabenin meşhur bir namdarı, bir tarik ile bir hâdiseyi haber verse; yeter denilir, başkasının nakline ihtiyaç da kalmaz. Onun için bâzı mühim hâdiseler, iki-üç tarik ile geliyor. M.)

RİVAYET-İ SÂDIKA : Turkish Risale

Senet ve delillerle sâbit, şüphesiz, doğru rivâyet