Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
SABİTE : Turkish Risale

Yerinde durur gibi olan yıldız. * Yerinde durup hareket etmeyen herhangi bir şey. (Seyyare'nin zıddı)

SABİYY : Turkish Risale

(C.: Sıbye-Sıbyan) Oğlan. * Meyl ve muhabbet eden kimse

SABİYYE : Turkish Risale

Büluğa ermemiş veya memeden kesilmemiş kız çocuk

SABİÎ : Turkish Risale

İtaattan ayrılmakla bâtıla meyleden. * Yıldıza tapan sapkınlar veya yıldıza tapan ehl-i dalâlet kimselerden olanlar

SABİÎN : Turkish Risale

(Sâbiî. C.) (Aslı: Sâbiiyyun) Yıldıza tapanlar. Sapıklardan olanlar

SAC : Turkish Risale

Hint vilâyetinde yetişen siyah ve büyük cins bir ağaç. * Geniş, yuvarlak libas. (Araplar giyerler)

SACE : Turkish Risale

Hatıl ağacı. * Altın ve gümüş ayarını astıkları ağaç

SACUR : Turkish Risale

Köpeğin boynuna takılan tasma

SACİ' : Turkish Risale

Seci'li ve kafiyeli söz söyleyen, konuşan. * Kasdedici, kasdeden

SACİD : Turkish Risale

Secde eden, Allah'ın (C.C.) huzurunda başını yere koyarak dua eden. Hâdis meâli: "Bir kulun Rabbine en yakın olduğu an: O'na secde ettiği zamandır."

SACİM : Turkish Risale

(C: Secâm) Akıcı, akan, sâil

SACİR : Turkish Risale

Selin gelip su ile doldurduğu yer

SAD : Turkish Risale

Göz hastalığı, göz ağrısı

SAD SURESİ : Turkish Risale

Kur'an-ı Kerim'de
Suredir. Dâvud Suresi de denir. Mekkîdir

SAD' : Turkish Risale

Yarılmak, yarmak. * Kesmek, kat'etmek. * Göstermek. İzhar etmek. * Beyân ve meyl etmek, açıklamak

SAD-BERK : Turkish Risale

Yüz yaprak

SADA' : Turkish Risale

Baş ağrısı. ("Suda"' diye de okunur)

SADAGA : Turkish Risale

Zayıflık

SADAK : Turkish Risale

Okları koymağa mahsus torba veya kutu şeklindeki kılıfın adıdır. Boyuna asılan bu âlete "tirkeş" veya "tirdan" da denilirdi

SADAKA : Turkish Risale

Allah rızâsı için fakirlere verilen mal, para, ilim gibi insanın muhtaç olduğu her hangi bir şey. (Asr-ı Saâdette fukara-i müslimîn için toplanan zekâta dahi bu nâm verilirdi.) (Bak: Belâ)(...Ehl-i keşiften rivayeten bu geçen Ramazanda Ehl-i Sünnet ve Cemaat için bir ferec, bir fütuhat olacağını haber verdikleri halde zuhur etmedi. Böyle ehl-i velâyet ve keşif, neden hilâf-ı vâki haber veriyorlar? Benden sordular. Ben de birden sünuhat kabilinden olarak verdiğim cevabın muhtasarı şudur:Hadis-i Şerifte vârid olmuştur ki: "Bazen belâ nazil oluyor; gelirken karşısına sadaka çıkar, geri çevirir. " Şu hadisin sırrı gösteriyor ki: Mukadderat, bazı şeraitle vukua gelirken geri kalır. Demek ehl-i keşfin muttali olduğu mukadderat mutlak olmadığını, belki bazı şeraitle mukayyed bulunduğunu ve o şeraitin vuku bulmamasiyle o hâdise de vukua gelmiyor. Fakat o hâdise, ecel-i muallak gibi levh-i ezelînin bir nevi defteri hükmünde olan Levh-i Mahv-İsbat'ta mukadder olarak yazılmıştır. Gayet nadir olarak Levh-i Ezelî'ye kadar keşif çıkar. Ekseri oraya çıkamıyor. İşte bu sırra binaen, geçen Ramazan-ı Şerifte ve Kurban Bayramında ve daha başka vakitlerde istihrâca binaen veya keşfiyat nev'inden verilen haberler, muallak oldukları şerâiti bulamadıkları için, vukua gelmemişler ve haber verenleri tekzib etmiyorlar. Çünkü: Mukadder imiş, fakat şartı gelmeden o da vukua gelmemiş. Evet Ramazan-ı Şerifte bid'aların ref'ine Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ekseriyetle hâlis duası bir şart ve bir sebeb-i mühim idi. Maalesef câmilere Ramazan-ı Şerifte bid'alar girdiğinden, duâların kabulüne sed çekip ferec gelmedi. Nasılki sâbık hadisin sırriyle: Sadaka belâyı ref' eder. Ekseriyetin hâlis duası dahi, ferec-i umumîyi cezbeder. Kuvve-i câzibe vücuda gelmediğinden, fütuhat da verilmedi. L.)

SADAKA-İ CÂRİYE : Turkish Risale

Hayrı, sevabı dâimî olan sadaka. Sevabı öldükten sonra da devam eden hayırlı ameller. (Kur'an ve iman hizmeti gibi.)

SADAKA-İ FITR : Turkish Risale

Ramazan bayramından evvel fıtra olarak verilen sadaka. Zengin (nisaba mâlik) her müslümanın (ihtiyar, genç, çocuk ve hattâ bunak da olsa) fakirlere vermeye mükellef olduğu sadakadır, vâcibdir. Nisaba mâlik olan bir müslüman, hem kendi nefsi için, hem de çocukları, hizmetçisi için sadaka-i fıtır verir. Fıtra: Fıtrat sadakası, yaratılış atiyyesi demektir. Sadaka-i fıtr: Buğday veya buğday unundan 1667 gram veyahut da arpa, kuru üzüm, hurmadan 3334 gram kadar yahut verildiği zamandaki rayice göre bedellerinin muhtaç olanlara verilmesidir

SADAKAT : Turkish Risale

(Sıdk. dan) Dostluk. Bir kimseye Allah (C.C.) için kalbden bağlılık, kalbi ve samimi doğrulukla olan dostluk. * Dostlukta sebat, vefadarlık

SADAKATKÂR : Turkish Risale

f. Sâdık, sadakat sahibi

SADAKTE : Turkish Risale

"Doğru söyledin, sâdıksın" mânasına karşısındakine söylenilen söz