Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
İKZA : Turkish Risale

Azarlama, sövme, hakaret etme

İKÂ' : Turkish Risale

Dayanma, istinad etme. * Dayanacak bir şey verme

İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK : Turkish Risale

Mc: "Pek süslü" yerine kullanılır bir tabirdir. Osmanlı altını iki dirhem bir çekirdek ağırlığında olduğu için bu tâbir meydana gelmiştir

İKİ ELİ YAKASINDA OLMAK : Turkish Risale

Mecaz yoluyla âhiret gününde birinden hakkını aramak

İKİLİK : Turkish Risale

t. İki kuruş kıymetindeki eski gümüş para. * İki kısımdan meydana gelmiş. * Ayrılık, ihtilâf, ikiye bölünme, iki taraf olma

İKİNDİ DİVANI : Turkish Risale

t. Tanzimattan evvel sadrazamların kendi konaklarında yaptıkları divanlar. Bu divan ikindi namazından sonra toplandığı için bu adı almıştı. Bâb-ı Âlî teşkilâtının ilk şekli olarak Divan-ı Hümayun, muayyen günlerde toplandığı zaman, vezir-i azamlar da divanda bitirilemeyen veya arza lüzum görülmeyen işleri kendi konaklarında salı ve perşembenin haricindeki günlerde hallederlerdi. Sadrazamdan başka hiçbir vezir, ikindi divanı aktedemezdi. (O.T.D.S.)

İKİÇİFTE : Turkish Risale

t. Dört kürekli kayık

İKŞİ'RAR : Turkish Risale

Ürperme. Ürkmeden dolayı tüylerin diken diken kalkması ve derinin iğne iğne kabarması

İL'AB : Turkish Risale

Oynatma, oynatılma

İLA : Turkish Risale

Son, nihâyet, dek, değin,...ye,...ye kadar (mânâlarına gelir, harf-i cerdir.)

İLA' : Turkish Risale

Çok istekli ve tâlib kılma, haris etme

İLA-NİHAYE : Turkish Risale

Sona kadar, nihayete kadar. Böylece devam eder

İLA-YEVM-İL KIYAME : Turkish Risale

Kıyamete kadar

İLAC : Turkish Risale

İçeri sokma, idhal etme, girdirme

İLAC NÂ-PEZİR : Turkish Risale

f. Tedavisi mümkün olmayan, ilâç kabul etmeyen. * İmkânsız, çaresiz

İLAC-PEZİR : Turkish Risale

f. Çaresi bulunabilen. * Tedavi edilebilen, ilâç kabul eden

İLAD : Turkish Risale

(Veladet. den) Doğurma, tevlid etme. * Doğurtma

İLAF : Turkish Risale

Ülfet etmek. Alıştırmak. Ülfet ettirmek. * Bir adedi bine çıkarmak

İLAH : Turkish Risale

Arabçadaki "ilâ âhir" kelimesinin kısaltılmışı. "Sonuna kadar, böylece devam eder" demektir

İLAHE : Turkish Risale

Müşriklerin kadın heykeli şeklindeki putları. Bâtıl mâbud

İLAHÎ : Turkish Risale

Cenâb-ı Hak ile alâkalı, Allah'a dâir. Cenab-ı Hakk'a aid ve müteallik. * Ey Allahım, ey İlâhım! (meâlinde duâ içinde söylenir). * Edb: Tasavvufî şairler tarafından dinî ve İlâhî fikirleri havi olmak üzere yazılmış olan ve makamla okunan şiirler

İLAHİYAT : Turkish Risale

Hikmet ilminin dinden ve sadece Cenab-ı Hak'tan bahseden kısmı. Filozoflarca fikir olarak ileri sürülen dine dâir nazariyeler, düşünceler

İLAHİYYUN : Turkish Risale

İlâhiyatçılar. * Fls: Sadece Allah'ın varlığından bahseden filozoflar. Sadece akıllarına güvenerek Cenab-ı Hak'tan bahseden bir kısım filozoflar. (Bak: Feylesof)

İLALLAH-İL MÜŞTEKA : Turkish Risale

Şikâyet Allah'adır. Allaha şikâyet edilir

İLAM : Turkish Risale

Elem vermek. Rencide etmek. * Düğün yemeği