Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
İLEYHİNNE : Turkish Risale

Onlara. (Kadın olan çok kişi için söylenir.)

İLGA : Turkish Risale

Kaldırmak. Hükümsüz bırakmak. Lağvetmek. Bâtıl eylemek

İLGAZ : Turkish Risale

(Lugaz. dan) Sözde maksadı gizleme

İLH : Turkish Risale

"İlâ âhir" sözünün kısaltılmışı

İLHA' : Turkish Risale

Boş şeylerle meşgul etmek. Gaflet

İLHAB : Turkish Risale

Tutuşturma, alevlendirme. * İltihaplandırma, şişirip kızartma

İLHAD : Turkish Risale

Zulüm yapma, eziyet etme

İLHAF : Turkish Risale

İstemekle ısrar etme, zorlama

İLHAH : Turkish Risale

Zorlamak. Israr etmek. Bir şeyin kabulü için son derece üstüne düşmek

İLHAHAT : Turkish Risale

(İlhah. C.) Direnmeler, zorlamalar

SADED : Turkish Risale

Asıl mevzu, maksad, asıl konuşulan şey, fikir. * Niyet, kasıd. Teşebbüs. * Yakınlık, civar

SADED HARİCİ : Turkish Risale

Konuşulan mevzudan dışarı çıkmak. Hududdan dışarı çıkmak

SADEDİL : Turkish Risale

f. Kalb sâfi, derin mes'elelere aklı ermeyen insan. Temiz kalbli olup, kolayca aldatılabilen kimse

SADEDİLÂNE : Turkish Risale

f. Saflıkla, bönlükle

SADEDİLÎ : Turkish Risale

f. Bönlük, saflık

SADEF : Turkish Risale

Deniz böceklerinin kıymetli kabuğu ve onlardan yapılan şeyler. * Sert, parlak ve şeffafa yakın madde. İnci kabuğu

SADEF (SUDUF) : Turkish Risale

Yüksek büyük dağ. * Her yüksek nesne. * Devenin her dört ayağı. * Bir yöne ğilmek

SADEFE : Turkish Risale

(C.: Suduf-Esdâf) İnci kabuğu. * Kulak içi

SADEFÇE : Turkish Risale

f. Küçük sadef

SADEGÎ : Turkish Risale

f. Sâdelik, süssüzlük, düzlük

SADEGÎ-İ LİBAS : Turkish Risale

Giyim sadeliği

SADEGÎ-İ İFADE : Turkish Risale

İfade sadeliği

SADELEVH : Turkish Risale

Saf, bön

SADEMAT : Turkish Risale

(Sadme. C.) Vuruşlar, patlamalar. * Ansızın başa gelen belâlar

SADERU : Turkish Risale

(C.: Sâderuyân) f. Yüzünde tüy bitmemiş genç delikanlı