Turkish Risale
SAHABE : Turkish Risale
(Sahâbi) Sâhibler. Sâhib çıkanlar. * Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (A.S.M.) sağ iken mü'min olarak görmüş, mü'min olarak vefat etmiş erkek müslüman. (Bak: Ashab, Sohbet.)(Eğer desen
"Sahabeler de insandırlar, hatâdan, hilâftan hâli olmazlar. Halbuki, içtihadın ve ahkâm-ı şeriatın medarı, sahabelerin adaleti ve sıdkıdır ki, hattâ ümmet "Sahabeler umumen âdildirler, doğru söylerler. " diye, ittifak etmişler.Elcevab: Evet, sahabeler ekseriyet-i mutlaka itibariyle hakka âşık, sıdka müştak, adalete hâhişgerdirler. Çünki, yalanın ve kizbin çirkinliği, bütün çirkinliğiyle ve sıdkın ve doğruluğun güzelliği, bütün güzelliğiyle o asırda öyle bir tarzda gösterilmiş ki, ortalarındaki mesafe, Arş'tan Ferş'e kadar açılmış. Esfel-i sâfilîndeki Müseylime-i Kezzâb'ın derekesinden Alâ-yı İlliyyinde olan Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın derece-i sıdkı kadar bir ayrılık görülmüştür. Evet, Müseylime'yi esfel-i sâfilîne düşüren kizb olduğu gibi, Muhammed-ül Emin Aleyhissalâtü Vesselâm'ı âlâ-yı iliyyîne çıkaran sıdktır ve doğruluktur.İşte hissiyat-ı ulviyeyi taşıyan ve mehâsin-i ahlâkiyeye perestiş eden ve Şems-i Nübüvvet'in ziya-i sohbetiyle nurlanan sahabeler, o derece çirkin ve sukuta sebep ve Müseylime'nin maskara-âlud müzahrefat dükkânındaki kizbe, ihtiyariyle ellerini uzatmamak ve küfürden çekindikleri gibi, küfrün arkadaşı olan kizbden çekinmeleri ve o derece güzel ve medar-ı fahr ve mübahat ve mi'râc-ı suud ve terakki ve Fahr-i Risalet'in, hazine-i âliyesinden en revaçlı bulunan ve şa'şaa-i cemaliyle, içtimaat-ı insaniyyeyi nurlandıran sıdka ve doğruluğa ve hakka
ve bilhassa ahkâm-ı şer'iye rivayetinde ve tebliğinde- elbette ellerinden geldiği kadar talip ve muvafık ve âşık olmaları kat'idir, zaruridir, şüphesizdir. Halbuki şu zamanda, kizb ve sıdkın ortasındaki mesafe o kadar kısalmış ki, âdeta omuz omuza vermişler. Sıdktan yalana (geçmek) pek kolay gidiliyor. Hattâ siyaset propagandası vasıtasıyla yalancılık, doğruluğa tercih ediliyor. İşte, en çirkin şey, en güzel şeylerle beraber bir dükkânda, bir fiatla satılsa; elbette pek âli olan ve hakikat cevherine giden sıdk ve hak pırlantası o dükkâncının mârifetine ve sözüne itimad edip, körü körüne alınmaz. S.)(Ehl-i Sünnet Velcemaat, sahabeler zamanındaki fitnelerden bahis açmayı men'etmişler. Çünki Vâkıa-i Cemel'de Aşere-i Mübeşşere'den Zübeyr ve Talha ve Aişe-i Sıddıka (R.Anhüm) bulunmasıyla Ehl-i Sünnet Velcemaat, o harbi, içtihad neticesi deyip: Hazret-i Ali (R.A.) haklı, öteki taraf haksız; fakat içtihad neticesi olduğu cihetle afvedilir. Hem Vehhabîlik damarı, hem müfrit Râfızîlerin mezhebleri İslâmiyete zarar vermesin diye Sıffîn Harbindeki bâgilerden de bahis açmayı zararlı görüyorlar.Haccac-ı Zâlim, Yezid ve Velid gibi heriflere İlm-i Kelâm'ın büyük allâmesi olan Sa'deddin-i Taftazanî, "Yezid'e lânet câizdir" demiş; fakat "Lânet vâcibdir" dememiş. "Hayırdır ve sevabı vardır" dememiş. Çünki, hem Kur'anı, hem peygamberi, hem bütün sahabelerin kudsi sohbetlerini inkâr eden hadsizdir. Şimdi onlardan meydanda gezenler çoktur. Şer'an bir adam, hiç mel'unları hatıra getirmeyip lânet etmese, hiçbir zararı yok. Çünki zem ve lânet ise, medih ve muhabbet gibi değil; onlar, amel-i salihde dahil olamaz. Eğer zararı varsa daha fena... R.N.)(İmam-ı Ali (kerremallahü veche)nin şahsına ve hayatına ve adalet-i hakiki üzerine giden siyasetine ilişmek, darbe vurmak başkadır. Şahsiyet-i zâhirîsinden ve hayat-ı dünyeviyesinden ve siyaset-i içtimaiyesinden binler derece daha yüksek olan şahsiyet-i mânevîsine ve kemalât-ı ilmiyesine ve makamat-ı velâyetine ve varisliğine darbe gelmez ve gelmemiş ve gelemiyor. Kimin haddi var? Onun için, iki ciheti birleştirmek tevehhümüyle karşısında muarazaya çalışanların taarruzu pek dehşetli görünüyor. Ehl-i iman ortasında nasıl böyle vukuat olabilir? diye hayret veriyor. Halbuki Yezid ve Velid gibi habis herifler müstesna, ötekilerin kısm-ı azamı, İmam-ı Ali'nin (R.A.) hârika kemalâtına ve kerametlerine
SAHABET : Turkish Risale
Sâhib olma, sâhib çıkma. * Sohbetinde bulunmuş olma. * Yardım etme, koruma, arka olma
SAHABETKÂR : Turkish Risale
f. Koruyan, sahib çıkan, arka olan
SAHABİ : Turkish Risale
(Bak: Sahâbe)
SAHABİYE : Turkish Risale
Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmı sağ iken görmüş olan ve mü'mine olarak vefat etmiş bulunan kadın müslüman. (Bak: Ashab)
SAHAD : Turkish Risale
Yakmak
SAHAFET : Turkish Risale
Zayıflık, bozukluk. * Hafiflik
SAHAM : Turkish Risale
(Bir kimse) güneşte yanma
SAHANET : Turkish Risale
Kızgınlık, sıcaklık
SAHARÎ : Turkish Risale
Kaya cinsinden. Kaya ile alâkalı
SAHARİ : Turkish Risale
(Sahrâ. C.) Çöller, sahrâlar, kırlar
SAHAT : Turkish Risale
(Sâha. C.) Sâhalar, meydanlar, açık yerler, alanlar
SAHAVET : Turkish Risale
Cömertlik, el açıklığı, muhtaç olanlara çok ihsan etmek.(İhsan ihsandır. Eğer nev'e olsa; veya muhtaca ve fakire olsa, sahavet o vakit tam sahavettir. Eğer, millet için olsa, yahut milleti tazammun eden bir ferde olsa güzeldir. Şayet muhtaç olmayan şahsa olsa, şahsı tenbel eder, çingeneliğe alıştırır. Elhâsıl, millet bâkidir, fert fâni. Münazarât)
SAHAVETKÂR : Turkish Risale
f. Eli açık, cömert olan. Herkese ihsan eden
SAHAİF : Turkish Risale
(Sahife. C.) Sahifeler
SAHB : Turkish Risale
(Sahab) Figan, seslerin birbirine karışması, gürültü, patırtı
SAHB(ET) : Turkish Risale
Şarabın kırmızı olması. * Saç kılının kırmızıya yakın olması
SAHC : Turkish Risale
Bağırsağın yaş olup cerahat vermesi. * Kaşımak. * Tırmalamak
SAHE : Turkish Risale
İnce ve zayıf deve
SAHF : Turkish Risale
Süngü demirinin keskin olması. * Soymak. * Yüzmek
SAHFE : Turkish Risale
Zayıf akıllılık ve az fikirlilik
SAHH : Turkish Risale
şiddetinden kulaklar tutulan çığlık. * Sağlam bir şeyle vurmak. * Cemetmek, toplamak
SAHHA : Turkish Risale
Kulakları sağır eden şiddetli bağırış ve çığlık
SAHHAB : Turkish Risale
Gürültücü, patırtıcı
SAHHAF : Turkish Risale
(Sahf. dan) Eski kitap alıp satan kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani