Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
SAHHAKA : Turkish Risale

Sevici kadın

SAHIB : Turkish Risale

Yoldaş, yol arkadaşı. *Gözcü. (C.: Sıhab-suhban) (Sahıb'in C: Sahb Sahb'ın C: Eshab-Eshab'ın C: (Esâhıb))

SAHIRE : Turkish Risale

(C.: Savahır) Topraktan yapılmış bir kap

SAHIT : Turkish Risale

Dargın, kırgın

SAHK : Turkish Risale

Dövmek. * Ezmek. * Eski kaftan, eski elbise

SAHL : Turkish Risale

Az az vermek

SAHLE : Turkish Risale

(C.: Sühul-sihâl) Koyun kuzusuna ve keçi oğlağına derler. (Doğduğu vakitten dört aylık olana kadar.)

SAHMEM (SAHMİM) : Turkish Risale

Hâlis (hayırda ve şerde kullanılır.) *Yaramaz huylu deve

SAHN : Turkish Risale

Kırma. Kesr

SAHN-İ DURENG : Turkish Risale

Dünya

SAHN-İ GÜLŞEN : Turkish Risale

Gül bahçesinin ortası

SAHN-İ LÂLE-ZÂR : Turkish Risale

Lâle bahçesinin ortası

SAHNAN : Turkish Risale

Çifte zil

SAHNE : Turkish Risale

Cerahat, yara

SAHR : Turkish Risale

(Sahar
Saharat
Suhur) Kaya. Büyük taş. * Maden kütlesi. * Hazret-i Süleyman (A.S)'in mühürünü çalan ifrit

SAHRA : Turkish Risale

(C.: Sahârâ-Sahravât) Kır, ova, çöl. * Yazı. * Kızıl dişi eşek. (Müz-Eshar)

SAHRA-NEVERD : Turkish Risale

f. Çölde dolaşan. Göçebe

SAHRA-NİŞİN : Turkish Risale

f. Çölde oturan. Sahrada hayat geçiren

SAHRA-YI KEBİR : Turkish Risale

Büyük çöl. Cezayir, Tunus ve Libya'nın güneyinden Çat Çölü hizasına kadar uzanan Afrika'nın en büyük çölü

SAHRAVAT : Turkish Risale

(Sahra. C.) Sahralar, çöller. Ovalar. Kırlar

SAHRE(T) : Turkish Risale

Büyük ve sert taş

SAHRETULLAH : Turkish Risale

Kudüs'te, Beyt-i Mukaddes'te çok eski ve tarihî bir kaya. Hazret-i Peygamber (A.S.M.), Mir'ac gecesinde bu kayadan uruc ettiği hakkında rivayet vardır. Bu kayaya "Hacer-i Muallak" da denir.(Felsefenin ruhsuz kanunları pek karanlık ve vahşetli gösterdikleri hilkat-i arziye ve vaziyet-i fıtriyesini bu meyve ile nurlu, ünsiyetli bir tarzda, "Sevr ve Hut" namlarındaki iki meleğin omuzlarında, yani nezaretlerinde ve Cennet'ten getirilen ve fâni Küre-i Arz'ın bâki bir temel taşı olmak, yani ileride baki Cennet'e bir kısmını devr etmeğe bir işaret için Sahret nâmında uhrevî bir madde, bir hakikat gönderilip "Sevr ve Hut" meleklerine bir nokta-i istinad edilmiş, diye Benî-İsrail'in eski peygamberlerinden rivayet var ve İbn-i Abbas'tan dahi mervidir. Maatteessüf bu kudsi mânâ, mürur-u zamanla bu teşbih, avamın nazarında hakikat telâkki edilmekle aklın hâricinde bir suret almış. Madem melekler havada gezdikleri gibi, toprakta ve taşta ve yerin merkezinde de gezerler, elbette onların ve Küre-i Arz'ın, üstünde duracak cismanî taş ve balığa ve öküze ihiyaçları yoktur. Ş)

SAHRINÇ : Turkish Risale

Yağmur sularını biriktirmek için bina altında ve toprak içinde yapılan etrafı duvarlı veya çimento sıvalı su mahzeni

SAHSAH : Turkish Risale

(C.: Sahâsıh) Düz yer

SAHSAH(A) : Turkish Risale

Döndürmek. * Evin ortası