Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
SAL'A : Turkish Risale

Belâ, âfet. * Ağaç olmayan kumlu yer.SALA'
Kuyruğun sağı veya solu

SAL-DİDE : Turkish Risale

f. Yaşlı, ihtiyar. * Tecrübeli, gün görmüş

SAL-İ HAL : Turkish Risale

İçinde bulunulan yıl

SALA' : Turkish Risale

Kellik. Baş tepesinin saçı dökülüp açık olması

SALAA : Turkish Risale

Tepenin saçı dökülüp açık kalan yeri

SALABET : Turkish Risale

Metanet, katılık, sulbiyet. * Peklik, dayanma. Sağlamlık. * Mukaddesatı korumak hususunda cesaret, metanet ve sebat gibi sıfatlarla muttasıf olmak. (Bunun zıddı: Lâübalilik) (Bak: Dimağ)

SALABET-İ DİNİYE : Turkish Risale

Dinini ve dinin emirlerini korumak ve tatbik etmekteki ciddiyet ve sağlamlık

SALAET : Turkish Risale

(C.: Salâât) Ezme işindeki kullanılan yassı düz taş

SALAH : Turkish Risale

Bir şeyin en iyi hâli. Rahatlık, sulh, iyileşme, düzelme, iyilik. Dine olan bağlılık. Her hayra câmi faziletlerin toplanmasında hâsıl olan yüksek bir sıfat. (Mukabili fesad ve fücurdur)

SALAH-ÜD DİN : Turkish Risale

Salâhattin şeklinde yaygın olan bu kelime, "dine bağlı" mânasına gelir

SALAH-İ HAL : Turkish Risale

Durumun düzelmesi

SALAHADDİN-İ EYYUBÎ : Turkish Risale

(Doğumu: Hi: 532, Mi: 1137) Ehl-i Salib zihniyetinin İslâm dünyasına açtığı Haçlı seferlerini maddeten durduran şarkın en kahraman kumandanlarından ve sultanlarından olan bu zât hakkında bir Avrupalı tarihçi: "İslâmın en saf kahramanı" diye bahseder.Düşmanın çokluğundan bahsederek geri dönmek isteyen kumandanlarına şöyle hitab etmiş ve az bir kuvvetle Haçlı kuvvetlerini perişan etmiştir.- Madem ölümden korkuyoruz, niçin evlerimizde oturup da çocuklarımızla keyfimize bakmadık, askerliğe girdik... Bizim borcumuz, düşmanın azlığını çokluğunu kıyaslamak değil, ona karşı durmaktır...Sultan Salahaddin, Eyyübiye Devletinin başında 24 sene kaldı. Avrupa'nın Haçlı ordularını iman ve şecaatla çok defa perişan hale getirdi. Onlara mağlub olmadı. Namazını vaktinde ve cemaatla kılardı. Kerim, sabur, halim ve mütevazi idi. 57 yaşında Şam'da vefat etti. (R. Aleyh)

SALAHAT : Turkish Risale

Sâlihlik, günahsız ve temiz oluş, dindarlıkta çok ileri olmak hâli

SALAHATTİN : Turkish Risale

(Bak: Salah-üd din)

SALAHDEM : Turkish Risale

Katı, şiddetli, şedid

SALAHDİ : Turkish Risale

Kavi, sağlam, dayanıklı ve muhkem

SALAHİYET : Turkish Risale

Bir işe karışmağa veya o işi yapmağa hakkı olmak, vazifeli olmak, bir iş için emir almış olmak. * Bir dâvaya bakabilmek

SALAHİYETDAR : Turkish Risale

f. Vazifeli, salahiyet sâhibi

SALAT : Turkish Risale

Namaz. Belirli vakitlerde Kur'an'da emredildiği tarzda ve Hz. Peygamber'in tarifi vechi ile yapılan ibadet. * Tebrik, tezkiye. * Dua. Peygamberimize (A.S.M.) yapılan dua. * İstiğfar. * Rahmet. (Bak: Namaz)(Namaz, dinin direği ve kıvamı olduğu gibi, bütün hasenata fihrist ve örnektir. Kul ile Allah arasında yüksek bir nisbet ve ulvi bir münasebet ve nezih bir hizmettir. İ.İ.)

SALATÎN : Turkish Risale

(Sultan. C.) Sultanlar

SALAVAT : Turkish Risale

(Salât. C.) Namazlar. * Bütün dualar. İhtiyaçtan gelen ricalar. * Nimetten çıkan şükürler. İbadetler. * Hazret-i Muhammed'e (A.S.M.) memnuniyet ve bağlılık için yapılan dualar. * Nasârâ kilisesi

SALAVATULLAH : Turkish Risale

Allah'ın rahmet ve inayeti, kusur ve günahları aff u mağfiret etmesi

SALAYE : Turkish Risale

(C.: Salâyât) Bir şey ezmede kullanılan yassı düz taş

SALAYIK : Turkish Risale

Yufka yapmak

SALB : Turkish Risale

Asmak. Darağacına çekmek. Çarmıha germek. * Kemikten yağ çıkarmak